'Aşk dilini bilmediğin bir kızın
Eteğinin altında sakladığı
Nar ağacını güneş almıyor diye
Budaması mıdır' dedi!
'Zamanını Sokrat'ın idama gittiği
Zindanın parmaklıklarını boyamakla geçiren
Bir sürrealistin ifadesine başvurmak
Tutanaklara geçirir mi aşkı' dedim
'Derimi yıkayan kumlu sabunu
Ve gümüş leğeni köpürten eller gibi
Bir mesihi rahmime musallat oluncaya kadar
Şeytanıma kefaret biçmedikten sonra' dedi
'Önüme atılan eti iştahla sıyırıp
Kalıntı kemiği tutkuyla yalayabilirim
Pavlov'un uyuşuk köpeği gibi
Fakat iş kemiği gömmeye gelince
Bir kedinin kuyruğuna dolayıp
Çatıdan düşmesi için
Dua etmeyi dilerim' dedim
Güldü
'Kedinin bu cesareti ispatlaması fazla mütevazilik' dedi
Güldüm
'Yemişi kızarmış bir nar ağacının
Güneşi şikayet konusu etmesi kadar değil' dedim
21.09.2008
Seraceddin ÇelebiKayıt Tarihi : 22.9.2008 11:38:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kalıntı kemiği tutkuyla yalayabilirim
ilginç etkileyici büyüleyici öğretici dizeler...tebrikler!!
Aşkın soylu tipolojisininin de yıkıldığını düşündüm bu şiirle. Garip anlatıma yakın bir anlatım biçimi var: Metafizik bağlarının hafife alınması..
Son mısrada gülünmüş olması da güzel. Yüzünü yaşanılan dünayaya dönen bir insanın realist söylemi.( Tehlikeli ve erotik geldi bana aynı zamanda..)
Mevzu derin ama sığ.. Şiir ketum ama güzel...
Şiir son bölümde güldü ya, Wilde'ı unuttum, ben de güldüm!..
TÜM YORUMLAR (5)