Ayın en parlak ışıklı olduğu gecesiydi sen yalnızlığımdaki karanlığımdan en çok çıkmak isteyişimdi…
Kanat çırparken arkasından gidişine baktıklarımızdı içimizdeki özlem duygularını zirveye taşıyan…
Hep baka kaldık, sadece gidişlerinin an zamanlarını kare kare beynimize kazıdık…
Ardında kalan yılları umursamadan her an düşleyip, her düşleyişimde de midemin bulantısı yıllara sarktı gitti…
İçimizdeki ürpertiyi acı ile tetikleyen hep o düşünce karelerinin an be an aklımıza düşmesi, gözümüzün önüne çöreklenmesi ve yıllara acılanmalarla sarkmasıydı asıl beden yıpranışlarımıza sebep olan…
Yedi gün yedi pencere, yedi bin bakış, bir umut, ardındaki bekleyişe kapı açan sen özlemi ile gözlerim camına yapışık kaldı. Sanki geceyi delen bakışlar ve camdan akan ışık sadece merak ve umut…
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman