Seni sordum,
eşkiya geçmez
kuş uçmaz
buz salkımlı
kaya kovuklarından.
Seni sordum,
derin uçurumlardan,
ve başı bulutları delen
dağ doruklarından.
Sonra göçe göçe,
sonra sürüle sürüle
padişah fermanlarıyla
ve de general buyruklarıyla,
eski ve uzun bir tarih öncesini andıran
yıkık- dökük konutlardan.
Konusmaz hiç birisi,
dili yok ıssızlıkların
dili yok karanlığın
dili yok ölüm yüzlü kayaların.
Dağa- taşa, kurda- kuşa
sorarım her bir şeye,
yitip gitmez bir an olsun bilirim,
bırakmaz gözlerimi karanlıklarda
beynime kazınan inancın,
bir kıpkızıl gül olur
açar yüreğimde tomurcukların.
Elim tetikte beklerim seni
kulağım çığlıklarda,
ıssız kalmayacak nöbet yerim
uğrar elbet günün birinde ülkeme
fırtınalı bir kavgayla
görkemli alaylarla
gecenin sonunda alli gelinin...
Meydanlarda beklerim seni
öfkeli gösterilerle,
tarlalarda beklerim ellerm başak,
fabrikalarda karıyorum harcını
akan kanım helal olsun uğruna
güneş yüzlü yarınım,
helal olsun tüm emeğim...
Kayıt Tarihi : 28.2.2005 00:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
öfkeli gösterilerle,
tarlalarda beklerim ellerm başak,
fabrikalarda karıyorum harcını
akan kanım helal olsun uğruna
güneş yüzlü yarınım,
helal olsun tüm emeğim...
Çok güzel çok çok harika dostum,üzel yüreğine sağlık,kalemin susmasın,selam ve saygılarımla...+ ANT.
TÜM YORUMLAR (2)