GÜNEŞ YÜZLÜ ÇOCUKLAR
Kendi kendine dönüyordu
arkın başında değirmen taşları
ocak körlendi adam uyudu
zemheriden beri hiç uyanmadı.
yanında kartalların
çapraz ayaklı mermileri sedeften
sedeften
mühletine
mekan düşüren çifte öküzlerin ve mandalların
halkalı koşumlarında telkari kıvrımları,
dört tekerlekli
kanatlı ve hasır örtülü
keçi kıllarından şayaktan
yaygılara sarılı arabalarda
doksan üç harbinden kalma yüreklerin
yalnızlık korkusu mu?
Kan kurusu kopçalar kemik başlarında
köstekler
saatler
ve boyunlar
zincirlerinden koparılmış
gümüşten eşkıya halkası,
güneş yüzlü çocukların bileklerinde kıvrılmış
kıvrılmış
gövdelerinin sureti
akan suların dipleri pas mı tutar
yorgunluktan mı solar
gece yarılarından sonra
yani bir gecenin
geçinden
sabahlara
kadar
dokunmuş bilek sallamalarımızda
çivitsiz mermerşahı.
heybelerin saçaklı düğümleri yel mi tutar
bulut mu çarpar
kısrak sırtlarında
kolan uçlarında
içinde hangi zamanların ahı saklı
hangi zamanların paslı suları
kurşun delikleri tırmanır bacaklarımda
yer değiştirmesi gibi sancıların
kalbim
kendini rehin bırakmış içimin deryasına.
geldim dayandım su arkının
taştan
topraktan
gürgen budaklarından
sığırkuyruklarının kadife yapraklarına,
tenim delindi
acılarım kirlendi
dudak izlerim eksildi
öfkem
kendini rehin bıraktı içimin deryasına.
Seninle katran parçaları getirdik
Ocak başlarına
Kurşun döker gibi, ceylani
Güneş yüzlü çocukların alınlarına,
Kar çukurları bulduk
Sabaha karşı gövdelerimizde
Kat yerlerinden çözdük duvarları
Taşları bir bir kaldırdık
Ve gelinlik ateşlerini
Külleri altında yanan
Hayvani kılıçlar gibi bulduk
Kirlerimizi
Gün boyu sıyrıldı kabuklarından.
Etleri kekik kokan
Sığır derilerini çatallı çınarlarda gerdik
Paylaştık aramızda
Güney yamaçların Fatmagüllerini
İnce geniş yapraklarıyla paylaştık.
Yel çıktı
Kaynak sularında bekledik
Ihlamur dallarını
Tel tel çözüldü
Islak ve kaygan
Dalların ince derileri
Kalın urganlar büktük
İndik gövdemizdeki kar çukurlarına
Kanayan çıbanlar çıktı
Yel değdikçe sırtlarımıza,
Deler geçer kaynak sularını
Şavkı kaya parçalarında ısırgan otları
Çobanaldatan kuşları
yılan oyuklarında kertenkeleler
deler geçer yüzlerimizde çil taneleri.
Dağlara her bakışımızda seninle
Kendi taşlarını ve sularını
Doğuran kuyular kazdık,
Dişetlerimiz kireç yanıklarından parçalandı,
Kendimizi bulduk
Seviştiğimiz her taşın arasında
Keçilerimiz akşam dönüşlerinde dağıldı
İzleri
Memelerindeki sütleri
Ve alınlarındaki akıtmaları
Küflendi incir gölgelerinde,
Uygun düşürdük
Oğullarımızın yaşlarını
Güneş yüzlü çocukların
Canlarına uygun
Mehmet Zeki Gezici
Mehmet Zeki GeziciKayıt Tarihi : 20.12.2009 23:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!