Gökyüzüne dönüyorum.
Büyük, geniş bir dağın ardından,
Sımsıcak bir güneş yükseliyor.
Güneşi ellerime alıp dağın üzerine koyuyorum.
Avucumu ısıtıyor,
Parmak uçlarım yanıyor biraz.
Aldırış etmeden ezmeye başlıyorum.
Güneşin suyu akıyor,
Sımsıcak.
Etrafa yayılmasın diye bir nehir açıyorum.
Nehirden güneş akıyor.
Biraz daha eziyorum güneşi,
Çeviriyorum, çeviriyorum, çeviriyorum.
Çekirdekler dökülüyor,
Gökyüzünün üzerine seriyorum.
Bulutlar topluyorum,
Yavru fillere benzeyen bulutlar.
Bir kağıda karalananlardan mesela.
Bulutlardan güzel bir elbise dikiyorum,
Bembeyaz.
Nehirlerden akan güneşi saçlarına döküyorum.
Turuncu bir yaz.
Islandıkça kıvırcıklaşıyor,
Lüle, lüle oluyor saçların.
Sararıyor ağırdan.
Elbiseni giyip,
Arkanı dönüyorsun.
Dağın üstünden atlayıp,
Bütün bunlar yaşanırken,
İlk defa gözlerime bakıyorsun.
Ben seni hiç gülerken görmedim.
En azından gözlerime bakarak.
Ben seni hiç heyecanlı bir şarkı söylenirken duymadım.
En azından karşında pür dikkat sana kesilmişken.
Gözlerime bakıyor ve güneş nerde diye soruyorsun.
Saçların kuruyor,
Boynundan akan bütün güneş,
Bir portakal çiçeği gibi kokuyor.
Gözlerinin rengi açılıyor,
Kahverengi değil bu,
Tesbihçi dükkanı gezmeye başladım ismini öğrendiğimden beri.
Saçlarının her biri,
Apayrı birer tel halinde savruluyor.
Ne desem bilemiyorum.
Sevmek konusunda kafam karışık.
Ben seni hiç severken görmedim.
En azından bunları okurken.
Kayıt Tarihi : 6.3.2023 22:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!