Güneş Şafağa Çöküyordu 1

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Güneş Şafağa Çöküyordu 1

Sokaklar bir ucundan diğer uca karanlık yalnızlığın hiç eksikliği yok, telaştı tüm hüküm süren yalnızlıksa ön sırada bekleyişte.
Uzaklar ise yalnızlığın konuk evi, kimsesizliğin doyurucu gücüyle açlık ve yalnızlık ise, telaş ve sabır bekleyişinde.

Bense uzaklardaki gözlerimle kendi kendime sabır bekleyişinde iken, sense aklımdaki labirent boyu düşüncede.
Düşler ve düşünceler sevgili sen varlığıyla doluşmuş her an bir anı, her an her geçen zaman yalnızlığa küskünlükte.
Zaman baş edilemez hızı ile beklenti aşımında sadece içine özlem bezendirip yarınları özlendiren amaçta.

Bense küskünlük duraksamasında yaşamasında nefes almak kendi başına kendi kendine zorluk peşinde, yarınsızlık korkuları hudut aşımındaki heyecanlarla dünleri özleme geçmişine dayalı garip garip duygular ve yalnızlığın can acıtan tarafındaki nefes alma nöbetiyle bedensel yorgunlukta.

Sesler ve sessizlik dayanışması birinin yokluğu diğerinin varlığı gibi aşkı anımsatan dünler bu günlere özlem ile sarkarken ki zorlaşan yaşam anlarını içinde barındırırken, umut bitmek üzere iken tutunmakmış yaşamda bugüne sarkmak için.

Uçtan uca sarkan yol yorgunluğu ve bekleyiş limitinin aşımı.
Soluk alıyorum, kendimden habersiz hem de soluk soluğa bedenim sarsılıyor heyecan ve kaybetme korkusundaki kendini bekleyiş.
Dünler bu günlere öksüz düşler bırakırken elde kalan sadece yalnızlık.

Ve yalnızlık sadece sen demek olsaydı katlanmak ömre uzardı ama yalnızlık kendine küsmek olunca zoru zoruna ulaşılan zaman yorgunluğu.
Yolun sonunu düşlüyor insan her yolcu gibi ama bendeki yolun sonu çıkmaz olunca karşımda duran boşa düşmek oluyor. Nereden bilecektim ki seni sevmenin uçurumdan atlama korkusu yaratacağını veya zirveye çıkıp yükseklik korkusu ile başım dönme ivmesinde düşüşlere varacaktım sensiz.

Oysa var olan yalnızlıkla daha fazla yol yürümek gerekti taban çatlaması ile.
Saplanmış kalmışım bana göre yaşamın bu ters tarafına.
Sevgi adına adadığım ömrün son zamanlarıydı yaşama küskünlüğüm.
Geceleri yol alıyordu uzun zamana sarkan düşünceler.
Kaybedilecek benlik korkusuydu belki de bu telaş salınımları.

Kendime yabancılaşma ertesiydi bu korkularla beden titremelerine sebep olan zorlu yaşam zamanları.

Ardı arkasına saklanan öfke sıralanışları ile doğan düşünce dağınıklığı. Sahiplenme duygusunun sebep olduğu pişmanlık çıkmazları ile dara düşen yaşam zamanları.

Yıllarım ardına gizlenen, avuçlarıma düşen avuçlarının sıcaklığını yaşanmışlıkların içinde farz etmek belki de olamayacak duyguların peşinde koşmayı gerektiriyordu.

Gecenin karanlığı olsa, köşe başındaki bir direkte yanan tek lamba olsa, uzaktan bir Kayahan sesi gelse ve ben doyasıya ağlamaya başlasam ve sabah olsa ben köşe başında bir taşın üstüne oturmuş olsam ve mırıldansam bu şarkının tınısı ki çöksem köşe başına ki gözlerimin yaşını silsen, gün doğsa ve ben kısıklaşmış bir sesle “canım diye diye” desem.

Bense hâlâ yorgun bayramlarda unutulamayanlarla ulak olan.
Sessizliğin göz yaşlarıydı bu göz diplerinden yanaklarda süzülerek göğsümde toplanan ılık sıcak bir hisle birikimdi bu düş yorgunluğu sonunda.

Ölçüsüydü bu yaşamın içinde toplanan zamana yayılan çarpık hislerle yaşam umudunu içinde barındıran acılanma birikimi.

Belki de dudaklarda birleşen hasret buluşmasıydı bu son bakışlardaki yoğun acılanmalar.

İçerlere, taki ruhun derinlerine ulaşan bir düşsel acılanma hasreti içinde barındıran. Belki de son koşuşturmalardı ruhsal çöküşe. Yarınsızlık düşleri ile kabullenmekti belki de yaşamın bu kısmı?
Ruhumda başlayıp bedensel düşüncelerle çaresiz kabullenişlerdi bu ruhsal yıkılıştan önce.

Yağmur bu ter izlerini bedenden defeden. Aklıma geldi de bir zamanlar hep bana sen bensiz derdin nasıl benlik bu sadece kendine teklik mücadelesi verirken.

Kaybettiklerim neydi, bu yaşamın farklı karelerinde. Elde kalanlar neydi, okuduğum kitaplar neler vermişti bana, ya hasreti, ya da özlem ve bir bir sıraladıklarım, pişman olduklarım veya özlemini asla es geçemeyeceğim var olma zamanları sonundaki yalnızlık ve pişmanlık yoğunluğu geçmişi irdelemek veya yaşadıklarımın sebebi olan kaç olgu vardı ve ben hâlâ o oluşların peşinden koşarken, sadece kendime karşı yoğun acılanmaların sebebi neydi ki hâlâ sorun olarak yaşamımda var oluyor?

Kendi kendime tekrarladığım iki kelimelik cümle ve cevabı tek kelime ile yaşamıma hükmeder olmuştu “yalnız değilsin” ile “ben, ben” anlatımıydı yaşamıma hükmeden.
En çok düşlediğim ve taraf tutacağımı hiç tahmin edememiştim.
Güçlülerin ve de en güçlülerin kendi kendine bir köşeye sıkışarak ellerini başına bastırarak omuzları sarsıla sarsıla ağlayışlarını da düşünmek belki de oluru olmayan bir olguydu?

En güçlüler, güçlerinin ardına sığan yaşamların. Kendi kendilerine güvenleri eksildikçe, yaşamları da çarpıklaşıp, güç de olsa zoru yaşarlar.
Oysa yarınlardı umutlarını düze çıkarmaya sebep olan.

Belki de zamandı, çok şeyi değiştireceğinden şüphesiz olduğumuz. .
Mustafa yılmaz

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 12.2.2020 23:12:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Kendi kendime tekrarladığım iki kelimelik cümle ve cevabı tek kelime ile yaşamıma hükmeder olmuştu “yalnız değilsin” ile “ben, ben” anlatımıydı yaşamıma hükmeden. En çok düşlediğim ve taraf tutacağımı hiç tahmin edememiştim. Güçlülerin ve de en güçlülerin kendi kendine bir köşeye sıkışarak ellerini başına bastırarak omuzları sarsıla sarsıla ağlayışlarını da düşünmek belki de oluru olmayan bir olguydu? Mustafa yılmaz

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nilüfer Aksu
    Nilüfer Aksu

    Roman tadında,akıcı çok güzeldi...hiçbir şey birdenbire olmaz,birikmiştir o der gibi bir duygu patlaması...
    Yüreğinize sağlık...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Yalnızlık, eşin dostun, konu komşunun ya da sevgilinin yokluğu değil her zaman...
    "Kendine küslüğün sonucudur, asıl yalnızlık!"

    Müthiş!

    Kendi tarzınızın sürekliliği işte...
    Yazın Mustafa Bey...
    Tebrikler size...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Mustafa Yılmaz 4