Güneş Şafağa Çöküyordu 3

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Güneş Şafağa Çöküyordu 3

Geceler verdin bana, boşu boşuna korkulara sarılıp yalnızlığı taşımaya çalıştım. Ardından gelen sahipsizlik davranışları ile neyin nerede, kimin nerede, kimle olduğu yaşam zamanları bıraktın bana. Korkularım vardı, yalnızlaşmış yaşamlarla kararsız zamanlarda var olma telaşım, yalnızlık korkuları ile hayata bulaşmam, vardı.
Ve sen uzaklarda hükmediş cümlelerinle beni sevdiğine dair bensizliğin kurbanlığı olmana dair anlatımların vardı.

Bense yalnızlığın içinde bulutlu karalığın içinde yaşam korkularım vardı. Korkular bu yalnızlaşma zamanların teklik korkuları idi.
Korkular, bu yalnızlaşma zamanların yalnızlaşma korkuları idi.
Kendine güvensizlik, kendi kendine savaş üretip, yaşamı zorlamakla derin ve tatsız nefesler almalarla kendini kendi güvenimi kaybetme yolu açılmışken, sen yoktun,
Gitmiştin. Ardında bıraktığın sorularla beni yalnızlaştırarak acılanma hislerimi yükselttin, hem de kendi kendime.

Yokluğu tanıttın bana, yoklukla var oluşun yolunu kaparken, sadece kendi iç öfkelerinle haz duyurdun, kara bir kış döngüsü bu baharın geleceği korkusuyla.
Bana yalnızlaşma hisleri ulaştırırken, dayanma gücümdeki çaresizliğimi hesaplamak bile istemedin.

Belki de yaşamı zorlamaktı geniş nefesler alabilmek için. Belki de geçmişin gölgesine şemsiye takıp, düşüncedeki kararsızlıklardan kurtulup geleceğin umuduydu aslolan?
Acımasız duygularla zamanın geçişini yavaşlatıp geniş kararlar gerekliydi belki de?
Acımasız darbelere dayanmaktansa karşı koyma direnci gerekliydi belki de?
Şimdi geçmişi kendinden ayıkladıkça gerçekler ortaya çıkıyordu ve artık kendime güven duygularımı arttırıp geçmişten ziyade gelecekte umut olmalıydı?

Yıllarca kendi direncimi kırma çabası ile uğraş verirken, kendimi savunma duygularımı güçsüz bırakmıştım?
Terk edişlere karşı koymakla uğraş verirken kendimi korumakla yaşamın bana karşı olan sen düşlerinden vaz geçip ardına baş edilemez öfke duygularını hissediyordum artık.
Senin güçlülüğün ve entrikalarının karşısında benim savunmam ve kararlarım güç kazandı.

Bana yalnızlaşma hislerini ulaştırırken dayanma gücümdeki çaresizliğimi hesaplamak bile istemedin.
Oysa canın yandığında içim acır derdin bana.
Belki de yaşamı zorlamaktı geniş nefesler alabilmek için. Belki de geçmişin gölgesine şemsiye takıp düşüncedeki kararsızlıklardan kurtulup geleceğin umuduydu aslolan?
Acımasız zamanın geçişini yavaşlatıp, geniş kararlar gerekliydi belki de?
Acımasız darbelere dayanmaktansa karşı koyma direnci gerekliydi belki de?
Şimdi geçmişi kendimden ayıkladıkça gerçekler ortaya çıkıyordu ve artık kendime güven duygularımı arttırıp, geçmişten ziyade gelecekte umut olmalıydı.

Yıllarca kendi direncimi kırma çabası ile uğraş verirken kendimi savunma duygularımı güçsüz bırakmıştım.
Terk edişlere karşı koymakla uğraş verirken, kendimi korumakla yaşamın bana karşı olan sen düşlerinden vaz geçip ardına baş edilmez öfke duygularını hissediyordum artık.
Senin güçlülüğün ve entrikalarının karşısında benim savunmam ve kararlarım güç kazandı

Aslında yaşamımı darmadağın eden belirsizliklerdi, kendi kendime cesaret edemeyip riskli kararlar alıp, gün gün kendimi kendimden, yani kendi korkularımla düşlediğim kararlardan uzak oluşumdu.
Ve bu yaşamın içinde her söylenenin doğruluk oranını düşünmeden olumlu kararlarla yanlışların içine düşüşümdü her, her söylenenle kaybettiklerime sebep olanlar artık çok geç zamanlar sonra seçilebilmişti.

Hasretti önüme çıkan.

Vedasız gidişlerle, hasreti kabullenip, yaşamın zorlaşacağını biliyordum.
Her şey zamana uzayacak bu ezici duygu ile yaşamın çok zor zamanlarla nefes alınabileceğini tahmin etmek, pek de zor değildi.

Sadece duyguların hükmedilişi çok zordu. Galiba kaderin ön plana çıkması ile kendi gücümü sınamam gerekliydi.

Biliyordum ki ‘en çok sevdiğim’ derken yüreğimin titremelerine özlem duyacağım veya alışılmış zamanlarda yaşanmışlıklar veya söylenen sözler ile vaat edilmiş yaşamların arzu edilenin dışında kendi düşüncelerimde kararlılık duyguları yaşanması gerekti.

Zor olan alışılmış duyguların içinde hatasız anlar oluşması gerekti. Bunun için de saygın sevginin anılarına önemle saygılı olmak gerekti.

Gereksiz öfkelere karşı konulacak beden gücü gerekti.

Ve bu ezik düşüncelerle uzun yıllara uzayacak duyguların yorgunluğu yaşanacaktı şüphesiz ama yanıltılmış duyguları yaşamış olmanın ruhsal yapıya verdiği sinirsel yorgunluk ve öfke tetiklemelerine beden olarak hükmetmem gerekti.
Bu düşüncelerle de yaşamın zorluğunu ve hasret yıpranmalarının ruhsal yapıdaki dağılma sebeplerin de kırmam gerekti.
Sevmenin ruhsal doyuruculuğunun ardından doğan ayrılık baskılarını atlatmak uzun yıllar sürecek veya sürüyordu.
Gün gün öfkenin sevginin önüne çıkması şüphesiz yaşamın zorluğuna rağmen dayanma gücü güçlenmelerini oldukça uzatma zamanını gözetmeksizin irade gücü ile birlikte yaşam devam edecekti.

Yaşam acılı kısmını sundu bana, önce hasreti, daha sonra da yalnızlığı verdi.
Ayları yıllara eklerken, çok yıllar öksüzleşmiş duygular ile varlık savaşı verirken kendimde ne kalır ki bilinmez ama en zoru özlemdi şüphesiz.
Çok güçlü olumsuzluklar vardı aslında yaşamda, çok şeyin sebebi de belki sevdim kelimesinin ardından gelirdi.

Hatırlar mısın sevgili, bir zamanlar ateş ile külü sorguladık birbirimiz?
Sen “iç içe geçen zamanlarda karmaşa düşlerle kıvrana kıvrana yanmaktır” dedin.
Bense “savrulmak alevin içinden” dedim. “Çok kısa tarif” dedin.
Oysa sevgi uzun solukludur” derken, seni suskunluğa ve göz yaşlarınla kapıştığını gördüm.
Yaşamın bu kısmı hep alıntı düşlerle geçerdi aslında gerçek kendi ruhunda saklanırken, zamanın geçmişe dönüşü ile ise gerçeklerde sadece riya saklanışı vardı ve ben bu riyalarla ömrümce dalaştım.

Belirsiz zamanlara sığan ansızın sahiplendiğimiz acılarımız var.
Yıllara süren yaşam nefes almaları ile bunaldığımız sebeplerle umulmaz şiddetinde acılanmalar yaşıyorum.

Tamamının inanmışlığa sığınılmış güven duygularımın saptırılarak yıllar sürecek acılanmaların etrafında bir kısmının da içinde dolaşıyorum.
Sevgi inanmışlığın içinde yaşandığı zamanlarda huzur ve yaşama hevesler verirken, en ufak bir yanılgı ile yıllara süren acılanmalarla yaşam savaşı veriliyordu.

Korkuyordum nefes alma zamanlarında sıklaşacak acılanma sebeplerine düşeceğimden korkuyorum güven duygularımın yanıltılması ile zamanın içinde dalgın bakışlarla var olmaktan.
Çoğu zaman güven duygusu ile yanılmalardı aslında büyük acılanma zamanlarının sür perişanlık ile devam etmesinden.
Aslında merak içinde beklenen sevgi bağı ile doğacak huzur içinde yaşam umudunda var olmak.
Ve yarınlardan umut duyup geceye çapraz düşlerle hazır yaşamak.

Kazandıklarımla kaybettiklerimin arasındaki fark değil miydi yaşamdaki dengemi bozup, olur olmaz konularla ruhsal yapımdaki değerlerin kayboluş?

Öğrendim ki çok geç de olsa, öğrendim ki suskunlaşma sebebim ruhsal yapımdaki gereksiz yoğunlukla değerinden fazla üzgün yaşam ve artık kaybettiğim değerlerin ardından gözlemci olmam.
Hadsizlik değildi, bu kaybettiğim değerlerin ardından doğan üzüntü gerginliklerim.

Oysa ben sevgili ben, senin mutluluğun için kaybettiğim değerlerin ardına bile bakmadan, sen kurgularını öne sürerek yaşam mutluluğu elde ettin belki ama bendeki benliğinden çok şeyi yitirdin.
Sana acımam bile istem dışı hareketlerim de bile kayboldu

Oysa senin varlığın ile yokluğunun arasındaki farkı düşünmem bile artık değerini yitirdi bende.-

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 23.2.2020 18:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bense yalnızlığın içinde bulutlu karalığın içinde yaşam korkularım vardı. Korkular bu yalnızlaşma zamanların teklik korkuları idi. Korkular, bu yalnızlaşma zamanların yalnızlaşma korkuları idi. Kendine güvensizlik, kendi kendine savaş üretip, yaşamı zorlamakla derin ve tatsız nefesler almalarla kendini kendi güvenimi kaybetme yolu açılmışken, sen yoktun, Gitmiştin. Ardında bıraktığın sorularla beni yalnızlaştırarak acılanma hislerimi yükselttin, hem de kendi kendime.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Yılmaz 4