İçtiğimiz sigarada fal bakmıştık,
Benim sigaramda senin isminin baş harfi,
Senin sigaranda alfabenin ilk harfi çıkmıştı.
İşte o an alfabenin ilk harfini kendim sanmış,
Gülüşlerinden,
Bakışlarından öyle anlamıştım,
Bilemezdim ki yanıldığımı…
Bilemezdim ki o kişinin başkaları olduğunu…
Çünkü sana yürekten inanmıştım.
Odamın tavanına bakıp
Yüzüstü yatıyorum şimdi.
Tavanın ortasındaki lambadan vuran ışık
Gözlerini anımsatıyor,
Senin bakışların gibi geliyor bana…
Kıskanma beni
Başka birini düşündüğümü sanma…
Öyle çatık kaşlı bakma bana,
Bir çift yıldıza benzeyen gamzelerin kayboluyor.
Bakışların,
Tavanda gizli bir kamera gibi beni izliyor,
Düşüncelerimle birlikte filme alıyor saniye saniye
Ve düşüncelerimden “seni seviyorum” çıkıyor
Sen görmüyorsun, sen göremiyorsun…
Oysa;
Düşlerimde seninle
Yıldızlara salıncak kurmuş,
Ay’ın hilalinde salınmıştık…
Sonra samanyolunda
Yıldızlarla birlikte şiirler okumuş,
Şarkılar söylemiştik
“biz ayrılamayız” diye…
Hiç unutmuyorum o geceyi
Sana okuduğum şiiri,
Beraber söylediğimiz şarkıyı…
11 ağustos’tu
Güneş tutulmuştu hani,
Ay, dünya ile güneş’i ayırmıştı birbirinden.
Ve biz;
Dia filmle,
Kartondan gözlük yapmış,
Öyle izlemiştik güneşin tutulmasını…
O anda;
Düşlerimde seninle salındığım geldi aklıma…
Güneşin kollarında salınmak istedim seninle…
Gök rengi gözlerim
Senin gözlerine odaklanmıştı…
Ve sustun,
Konuşmadın…
“ne oldu güneş saçlım” dedim,
Anlatmadın…
Belki ay;
Güneşi dünyadan ayırdığı gibi,
Seni de benden koparmak istiyordu…
Söyle güneş saçlı kız,
Söyle gamzelim, susma söyle! ...
Yoksa saçların güneşin kardeşi miydi?
Ondan mı çekindin?
O nedenle mi sessizce çekip gittin?
Oysa şimdi; sigara fallarına bakamıyorum,
Gözlerini anımsatan
Tavandaki lambadan ışık da yansımıyor
Çünkü dün akşam kırdım o lambayı,
Yüreğimle, hayallerimle birlikte kırdım…
Düşlerimde yıldızlara salıncak da kuramıyorum…
Ay’ın hilalinde salınıp,
Samanyolunda şiirler okuyup
Şarkılar da söylemiyorum üstelik…
Çünkü;
O zalim kara bulutlar
Düşlerimi yüreğim gibi karalara bürümüşler,
Kâbuslar geziniyor gecelerimde…
Hilalle yıldızlar kavgaya tutuşmuş…
Samanyolu darmadağınık…
Hani, Ahmet Selçuk;
“işte böyle bir sevda benimkisi,
Bu zamanda,
Bu devirde,
Haklısın, adam olacağım yok benim.
En güzeli son vermek bu hayata,
En korkunç uçurumlara bırakmak kendimi…
Ya da;
En uçsuz-bucaksız
Denizlere bırakmak bedenimi…
Ama içimde sen varsın,
Ya sana bir şey olursa!
Allah kahretsin.”
Diyor ya bir şiirde…
Benimki de;
Öyle bir sevda işte güneş saçlı kız…
Hem de uzay çağında
Hem de 2000’li yıllarda…
Ali Cihangir
19.08.1999/30.09.1999 / Osmaniye
Kayıt Tarihi : 28.2.2010 04:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Cihangir](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/02/28/gunes-sacli-kiz.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!