Ne yağmur bitiyor bu dünya da ne dolu.. Ömrümüz hep onlardan korunmakla geçiyor.. Ve Güneş’i bekleyerek.. Tam buldum derken Güneş’i, bir bakmışsınız yine Akşam oluyor.. Yine Gece, yine karanlık, yine soğuk… Ya ömür yetmiyor Güneş’i bulmaya, ömür yetse de akşam oluyor.. Sabahı beklerken hep gözümüzde Yaş’larla uyuya kalıyoruz..
Ya geç uyanıyoruz, ya da erkenden uyuyoruz.. Uyuyarak geçiyor biraz da zaman.. İstediğimiz halde istediklerimize kavuşamamakla geçiyor … Buna bizim de uydurduğumuz şeyler var tabi.. Hayırlısı böyleymiş falan… hayırlısı nedir bilinmez..
Güneş mi Yalancı? Zaman mı Yanlış? ? ? Güneş yoksa kandırıp bizi, yanlış zaman da yanlış yerlerde, birilerine mi doğuyor? Görebileceğimiz kadar yakın ama tutamayacağımız, dokunamayacağımız kadar uzak ve sıcak Güneş.. Başka bir yerlerde birilerine dokunup, ısıttığı belki de onları yakmadığı doğrudur.. Belki Güneş sadece Bana gelmiyordur.. Belki gerçekten garezi vardır bana..
Gelse, bir gelse.. diye sayıklamalarım da boşa çıktı.. Hep boşa heves.. Her şeyin boş olduğu bir Dünya’da Güneş gelmiş gelmemiş ne önemi var… Anladım gelmeyecek.. Güneş bana doğmayacak.. Doğsa da ben göremeyeceğim.. Kısa ömrüm belki de son bulacak.. Günsüz, Güneş’siz..
Son çırpınışlarım bunlar, kanatlarımı son kez çırıpışım senin için. Bir daha kaldıramam kanatlarımı kimseler için.. Öyle kırıldılar ki.. Artık dudağımı bile kıpırdatacak halim yok, değil gülümseme.. Değil kahkahalarla gülmek.. Dudağımdaki kıvrım bile eziyet veriyor artık bana.. Bu beklemek, bu beklemeler, bu ummalar yordu beni.. Çokça.. İnanmak.. Güneş’in bir gün doğacağına inanmak ve bu yalana dünyadaki en gerçek şey gibi inanmak daha da yordu, bir o kadar zordu….
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta