Kudüs benim en büyük imtihanım
Hem gözyaşım... Hem sol yanım...
Çöllerde suyum, deryalarda kayığım
Alem-i berzahtan bu yana yazgım
Kudüs benim en büyük imtihanım
Ben kimi zaman tanıyamam kendimi
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Alem-i berzah demek, berzah alemi demek ki, bu alem ile ancak öldükten sonra tanışmak mümkün olacaktır Gülşen hanım.
Kudüs'te bulunan o iki mescid' ten altın kubbeli olanının adı, mescid-i Ömer'dir ve onu Emevi halifeleri yaptırmıştır. Öteki, yani Kubbetüssahra mescidini ise yine Emevi emirlerinden birisi yaptırmıştır. Yani her ikisi de Resulullah'ın vefatından yarım asır sonra yaptırılan mescitlerdir ve hiç birisi de Mescid-i Aksa değildir. Zaten Resulullah-s.a.v- asla Burak denen bir mahluka binip de oraya uçmadı. Resulullah, Mekke'ye yürüyüş mesafesiyle bir kaç saatlik mesafede olan Cirana nam mevkideki şu anda Mescid-i Hayf'ın olduğu yere yürüyerek gitti. Çünkü İsra suresinin birinci ayetinde, "BİZ ONU KUDÜSE UÇURDUK." demiyor. "BİZ ABDİMİZİ, BİR GECE ÇEVRESİNİ MÜBAREK/BEREKETLİ KILDIĞIMIZ UZAK BİR MESCİDE YÜRÜTTÜK." diyor.
Allah, yeryüzüne ve bazı özel şeylere ancak ona layık olanları varis kıldığını ve kılacağını söylüyor. Şu andaki Filistin halkının onda dokuzu ise Allah'ın farzlarını bile yerine getirmeyen ve de batının batıl adetlerini benimseyen sefihlerden oluşuyor. Ben bunlardan birisi ile Almanya'da tanışmıştım ki, Yaşı elli olduğu halde adam cuma namazı bile kılmıyordu. Yani oraya hakim olmaya ve varis olmaya ne onlar ne de biz layığız. Ne zaman ki bizler ve onlar Ömer el-Faruk ve Selahaddin Eyyubi gibi samimi müslümanlar olursak, Allah o zaman oralara bizleri ya da onları varis kılacaktır.
Hayırlı çalışmalar dilerim.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta