Akşam olunca,çökerdik loş kağıdın tenhalığında şiir sözcüklerinin üzerine.Gri puslu havayı solurduk genzimiz yana yana bir bulut çökerdi üstümüze ayrılık tadında.Paslı soğuk zindanlardan esen bir rüzgar dağlardı yüreğimizi,yüzümüzü yalarken.Sevdalımız düşerdi aklımıza dalar giderdik mum ışığının haykırışlarına...
Sonra,haylaz çocukların misket oynadığı toprak kokan sokaklarda umutlarımızı ezerdik kendi ayaklarımızla,kırlardan gelincikler toplardık ellerimizle sunmak için sevdalımıza.
Bir sahil kasabasına düşerdi yolumuz ansızın,martı çığılıkları delerken gün ortasını dalgaların dansıyla hüzzam makamında bir senfoni tarih yazdırırdı bize.
Ve uzak tepelerin ardında batarken adının beş harfi,yankısı duyulurdu yorgun ayakların.Çekip gitmeler başlardı artık ama aklımızın bir yarısı,sevda türkülerine takılıp kalırdı yumuşak yarasalar çıkardı birde,batan günle birlikte sonsuzluğa uçarlardı.Köşe başlarında bizi bekler bulurduk yalnızlığı,koşardık uzaklaşırdık ıslak kaldırımlarda ardımıza bile bakmadan,çünkü ardımız hasret ardımız özlem çünkü ardımız kayıp bir kent gibi saklı dururdu.! Uzaklaşırdık,utancımızdan gizleyerek gözyaşlarımızı...
Gün gelir bir bardak alkolde boğmak isterdik dertlerimizi oysa boğulan hep biz olurdukBirde maziye tutsak düşmüş eski bir sevdalının telefondaki hüzünlü sesi ayartmaya çalışırdı yüreğimizin seyir defterini...
İşte karşıki tepelerin ardında batarken adının beş harfi gece böyle vurmaya çalışırdı bizi,göz gözü görmezliğide suç ortağı alarak yanına...Ve susuşlarımıza yanlızlığımızıda ekleyerek yorgun adımlarla diz boyu karanlıkta yitip giderdik sessizce,bir dahaki aydınlığa,bir dahaki gün doğumuna dek.
Çünkü bizim için yaşamak senin doğuşunla az sonra yeniden başlayacak.
3/7/1998
Kayıt Tarihi : 12.5.2008 21:33:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!