Bulutların arkasındaki hınzır güneşe bakıyordu Günebakan; gözlerini hafif kısmış,rüzgarla dans ederek kendine ayrılan payı arıyordu güneşten...Öylesine bir güm daha yaşıyordu; yine aynı yerden doğmuş güneş,Günebakan’ı uyandırmış,kendine bağlamıştı.Yine rüzgar cömert davranmıyordu; hınzır güneşle işbirliğine girmiş hafif hafif ılık esintiler veriyor,günebakanın kavrulmasına göz yumuyordu.
En vicdansız kalplerde bile ılık akan kanlar vardır ya,rüzgar da öyleydi o gün aslında.Günebakan’ın yalnızlığı içine batmış olsa gerek,köklerinin dibine bir akşam sefası savurup attı.Öyle bir akşam sefası ki yaprakları elmastan sanki.Gövdesi..bir kuğu gibi zarif; topraktan ayrılsa da kökleri,dipdiri hala,kanlı canlı ve soluk kesici bi güzelliği var…Bulut kardeş ağlıyor akşam sefasının bu garip haline,bu güzelliğin boynunu kim bükmüş diye.Bulut kardeşin gözyaşlarıyla topraktan çıkarıyor köklerini günebakan ve akşam sefasının köklerini can havliyle kavrıyor.Hayata sarılıyor tekrar akşam sefası,içine işleyen günebakan sıcaklığıyla.Öyle bir sıcaklık ki,öyle bir aşk ki akşam sefasının tüm yapraklarının tüm damarlarına kadar diriltiyor.Başını kaldırıp günebakana bakmak istiyor ama hınzır güneş kıskanıp engel oluyor buna; akşam sefasının narin bedeni güneşe dayanamıyor,yapraklarını kaldırıp yüzünü bile açamıyor güne.Akşam olmasını bekliyor çaresiz.Tek istediği bütün bedenini saran bu aşkın yüzünü görebilmek.Günebakan da aşağıya,akşam sefasının büyüleyici güzelliğine bakmak istiyor ama o da güneşe esir olmuş çaresiz,güneşin olmadığı bir yöne çeviremiyor ki başını..akşamın olmasını bekliyor büyük bir heyecanla.Birbirlerini görmeseler dekökleri çoktan kaynaşmış,sarılıp sarmalanmışlar birbirlerine.
Akşam oluyor sonunda.Sabırla beklenen Ay dost gösteriyor yüzünü.Günebakan başını eğerken akşam sefası da üzerinde elmas pırıltısı yapraklarını açıyor yavaşça…Gözgöze geliyorlar ve gece boyu kalıyorlar öylece,hasretlerini sığdırmaya çalışıyorlar bir geceye.
Aşkları kadar büyk değil çünkü geceler….
Hasretleri kadar büyük değil geceler….
Tek bedende apayrı dünyaları paylaşan iki aşıktı onlar.Aşklarının tek oluru ay dostun huzurunda bütün gece kenetleyiveriyorlar bakışlarını.Taa ki hınzır güneş yeniden yüzünü gösterip ayırana kadar onları.Düşman oluyorlar güneşe ve güneşte bu aşka düşman oluyor.Aşıklar meydan okudukça hınzır güneş daha da güçleniyor sanki,sadece onları değil zaman geçtikçe bütün herşeyi yakıp kavuruyor hırsından.
Gel zaman git zaman,sadece bir çift göz ve tapılası bakışlar için güneşe meydan okuyan günebakan bütün gücünü kaybediyor.Artık onun kökleri değil,akşam sefasının kökleri sıkı sıkı sarılıyor aşkların ama günebakanın nefes alışverişleri günden güne zayıflıyor.Yine bir gece ay dosta kapılarını açtıkları vakit,akşam sefası yüzünü açmaya hazırlanıyor aşkına; yüreği ilk günkü gibi kıpır kıpır,yaprakları ilk günkü gibi taptaze.Ay dost kapıdan içeri girince tüm güzelliğiyle yapraklarını aralayıp yüzünü açıyor akşam sefası..Günebakan çoktan boynunu bükmüş akşam sefasına ama bakışları cansız,yaprakları soluk,kökleri soğuk..! Günebakanın o kapkara gözlerinden yaşlar akıyor rüzgar bedenini salladıkça.Rüzgarla dans etmiyor artık,rüzgarla ağlıyor günebakan…
Akşam sefasının üzerine kurşun değiyor gözyaşları.Günebakanın damlayan herbir çekirdek gözyaşı akşam sefasını bir parça daha yıpratıyor…Herbiri yaprağının bir parçasını koparıyor ya da elmas gözlerinden bir parça alıp götürüyor; canını yakıyor.Günebakan da istemezdi aşkının canının yanmasını ama o çoktan köklerinden bırakmış bile toprak anaya canını…Akşam sefası hissetmiyor artık acısını,artık tek istediği günebakanın çekirdek gözyaşlarında boğulmak ve onun cansız bedenini gömemek…
Günebakanın cansız bedeni ağladıkça daha çok yıpranıyor akşamsefası; daha çok ağırlaşıyor bedeni…Ama gülümsüyor tüm içtenliği ve huzuru ile.Sonunda dayanamıyor akşam sefasının zarif bedeni; gözlerini kapıyor,günebakanın cansız köklerine birkez daha sarılıyor sımsıkı ve kendini toprak anaya bırakıyor o da..Kendini aşkına bırakıyor yüzündeki tebessümle.
Bulutlar ağlıyor tekrar canlanırlar mı diye,rüzgar üzerlerini kapatıyor yapraklarla..Hınzır güneş kimbilir nerelerden kutlamalar yapıyor…
Ay dost türkü yakıyor günebakan ve akşam sefsına…
Ay dost türkü yakıyor dilden dile dolaşacak bu aşka…
Ay dost türkü yakıyor,bulutlar ağlıyor…
Kayıt Tarihi : 27.11.2011 21:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)