sen ertelenen günün
gül yüzündeki çiğ tanesi
buğusuna yansıyan gözyaşım
sert rüzgarlarla geçen
bir sonbaharın ardından
boynu bükük kalan bir ağaç
küskün dalındaki solgun yaprağında
nasıl durursa ay ışığı öyle durursun
yakamozların bile ıslandığı bir akşam
akıntıdan yana taraf tutan
hoyrat haydutların yalpalayarak
karşı kıyıya geçmeye çalıştığı bir
fırtınada
umarsızca öte yana çevirmiştin
o bakır çalığı gözlerini
oysa durduğun yerden
yüreğimin buruk camına yansıyordu
neftiydi bakışların ve ruhundan başka
hiçbir rengin karışmadığı
saf mavi bir bulut yükseliyordu
zamanın boyunduruğuna asılı
gölgeler arasından
yorgun sularda
sevdanın en derinini tadacağı beklenen günün
umudunu taşıyan soluğum
berrak bulutların bir avuç toprakla
sürüklediği güne bakan
bir yolcuydu aslında
geçiyordu her çağı
geçiyordu gözümün ufkundan
sesimde bir ardıcın iç çekişleriyle
selamlıyorken sabaha duran çocukluk yıllarımı
yükseliyordu bulutlar
yükseliyordu maviler
değmek için ruhuma
ve dolunay vardı yollarda
tanımadığım aynalardan geçip gidiyordu insanlar
yüzüme değdirerek sancıyan yaralarını
kuzey rüzgarı poyrazın da ötesinde
çok çok uzaklardan seslendi
tüm ilençli bakışları üzerinden atan
muştulu haberci
döndüm uzak yollardan
döndüm ufkumu
solan nehirleri yeşile boyayan güzel boyacı
aydınlattı ikircimli kesif ve esrik gökyüzümün ataletini
ışıklandı gökler değişti bakışı yıldızların
göründü nihayet ağaran günün
gül yüzünde tebessüm
Kayıt Tarihi : 23.1.2017 20:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!