Gece kadar güçlü müydük, yoksa sadece geceye özenen gündüz kadar bir başına mı?
Güneşin kimsesi yoktu. O bencildi. Kendinden başka kimsenin ışıklı olmasına izin vermeyen bir bencil. Peki ya ay, ay öyle miydi? O, eğer kendisi sönerse diye ardında milyonlarca minik ışık bırakarak parlardı ve bencillikten uzaktı.
Peki ya gündüz kadar güçlü müydük? Ne olursa olsun geceden vazgeçmeyecek kadar sevebildik mi? Bencildi belki ama aşkından bir an bile tereddüt etmedi. Sevdi, hep sevdi.
Gündüz geceye hasretti ama bir araya gelme gibi bir ihtimalleri yoktu. İki ışık bir araya nasıl gelirdi ki? Peki ya o zaman gündüzün bir anlamı kalır mıydı?
Belki de gece de gündüze hasreti ama o ketum benliğinden ödün vermemek için susuyordu. Kimselere belli etmeden usul usul seviyordu. Işığını paylaştığı yıldızlardan bile çok...
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için
Duygu yüklü şiirinizi
beğeni ile okudum
Çok teşekkür ederim güzel düşünceleriniz için
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta