Günce-3 Şiiri - Süleyman Kaya

Süleyman Kaya
514

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Günce-3

Gazzeye gönder beni...!

....
“Öyle yorgunum ki anlatamam! Hey Allah yine geç kaldım....”deyip yataktan fırladım.Akşamdan hazırladığım iş elbiselerime doğru yöneldim.Giyilebilir durumdaydılar
Alelacele lavaboya,aynanın karşısına dikildim.Sular çok soğuk,tıraş olayım mı,olmayım mı
tereddüdüne düştüm.Olayım mı,olmayayım mı? Yüzümü ovuşturdum,kıllar batmaya kararlıydılar,tıraş olmaya karar verdim.Zamanı en az su kadar idareli kullanmalıydım.Nasıl olsa servisi kaçırdım,bari zamanı kaçırmayayım...
Eeee temizlik işi tamam,Geç aynanın karşısına,iyicene bir giyin saçlarını kurula,suratına-yüzüne kolonyanı sür-serp saçlarını da tara, silo gardaş....
...
Yahu gardaş,sen işyerine bir telefon et.Mazeretini bildir.Ne olur ne olmaz,burası şehri İstanbul.Allah etmesin kaza maza,acil bir iş çıkar...Hemen aradım ve maruzatlarımı bildirdim.
Saatlik izin istedim.Sağ olsun iş arkadaşlarım ilgilendiler...
...
Hanım geç kaldığımdan haberdardı,çocuklara kahvaltılarını hazırlarken benin payımı da eklemiş.Büyükler çoktan kahvaltılarını yapıp işlerine koşmuşlar,küçük kızım Ayşe Meryem
Masada-sofrada tv karşısında bağdaş kurmuş çocuk dizilerini-karton filmlerini izliyor.Yanına oturup alelacele Allah kısmette ne buyurduysa atıştırmaya başladım.Sıcak çayla kahvaltı-yemek yeme alışkanlığım değil.Çayımı ayrı içerim.Belki sığara tiryakiliğimdendir.Bu esnada hanımla beraber Ayşe Meryem ile çocuk filmi izlemeye başladık.Çizgi film parkta oynayan çocukları gösteriyordu.Parkta koca koca ağaçlar,yemyeşil çimler ve yepyeni çocuk oyuncakları vardı.Tabi ki bu bir karton filmiydi.Ama hanım”...batmana gittiğimizde Ayşe parka gitmek istedi,ama batmanda –mahallemizde park yokmuş...” Hanım biz daha ekmek bulamıyoruz,park neyimize,! Ayrıca biz çocuklarımızı parka değil işe girsin, bana –aileye biraz katkısı olsun diye yetiştiriyoruz. Baksana İBB mahalleye bir çocuk parkı kurdu.Daha bir iki ay geçmedi tüm oyuncaklar kırıldı.Bizim mahallede üç park var,bu üç park da çocuklarımıza az geliyor,Maşallah her evde en az dört-beş çocuk var(Biz kürt aileler için) Batmanda bir park kurulsa inan Allah’tan bir gün dayanmaz.Çünkü biz daha hazır değiliz.Biz iş aş-ekmek peşindeyiz...Eğer ki biz Kastamonu’yu görmeseydik başka türlü düşünürdük.Kastamonu’da ki parklar çok yaşlı parklardı,tıpkı şu filmde gösterilenlerdeki gibi...”Az kalsın kavga ediyorduk.Allah tan geç kalmıştım,vakit nakitti,gitme vakti geldi.
...
Bismillah’ la kapıyı açıp ayakkabılarımı giyerek dar ve loş merdivenlere yöneldim.Dış kapıdan çıkar çıkmaz,ilk adımla...vallahı okumaya başlayarak İETT durağına doğru yürüdüm.Benim adedim-alışkanlığımdır,...
Hava hafif yağmurlu-pusluydu.Durağa vardığımda epey kalabalık vardı.Bizim İlçeye-zeytin burnu 4x2 güzergahlı otobüs hizmet verir.Bulunduğum durak sondan ikinci(telsiz mah.En son durak Göğüs hastanesi-Balıklı Rum hastanesi) durağıdır.
...
Yarım saat bekledim.İlkin Taksim,sonra Beyazıt, üçüncü olarak da mecidiye köy otobüsü geldi.Eminönü yok, bekle ha bekle..
En nihayet yarım saat gecikmeli olarak Eminönü otobüsü geldi.Pek dolu değildi.Yani tıka basa dolu değildi..Doluydu,koridorda birkaç kişilik boşluk vardı.Sağ olsun ak bil.Alete tutuşturdum “düüüt “ yani “geçebilirsin” dedi.Hani geçmeme izin vermeseydi(boş olsaydı) biletmen vardı.Biletmen yarı uykulu ve şartlanılmış –yüklenilmiş sözlerle”...lütfen arkaya doru ilerleyelim.Arkalarda boşluk var.Lütfen boşlukları dolduralım.” Adamın dil alışkanlığı,arka dediği yer tıka basa doluydu...İlkin sağ koridorun asmalı korumalıklarına tutunmaya başladım.Abdi ipekçi kavşağına geldiğimizde kırmızı ışıklar yanıyordu.Beklememiz gerekiyordu.Ama ben beklemiyordum.Hızla zamanı kovalama, yakalama azmim vardı.Tıpkı biletmen gibi şartlanmıştım.Etrafı-çevreyi otobüs camlarında da olsa gözetliyor-seyrediyordum.Tam önümde yerden göğe üç el bir yarım küre,kürenin içinde üç zeytin fidesi olan Abdi ipekçi anıtına gözüm ilişti.Ellere baktım,erkek –kadın olduğuna karar veremedim.Ama üç el küre-barış küresini tutuyordu.Aslında bu ellerden en az birinin daha ince ve nazik olması lazımdı.Her üç el aynıydı.Ya da gözüme öyle geldi.Her üç el de, erkek eline benziyordu.Kadın eli eksikti.Düşündüm ki,kadın eli eksikse,o zaman barış da eksik olurmuş...
Yeşil ışık yandı anıtı geçtik –solladık.Silivri kapısı önünden,sur doğrultusundan Topkapı ’ya doğru yol aldık.Surlara gözlerim aşinaydı,yarı yarıya yıkılmıştı.Önlerinde sebze meyve bahçeleri vardı.Kış sebzeleri lahana havuç,soğan vb. yeşilleniyorlardı.ağaçlar çıplaktı 2003 eurovision şarkı yarışmasında bizim elitler,bu kale dipleri görünmesin diye,barakayla kapatmaya karar vermişler.Ne yazık ki keşfe gelenle hayrete düşmüşler,Bu sur diplerini işgal edip,bahçe bostan olarak işletenler,bizim elit gruplardan daha ileri görüşlü davranmışlar.Tüm sur dibini Topkapı’dan Abdi ipekçiye kadar çiçekler yetiştirip,ekip bu güne hazırlık yapmışlar ve bizim elit grubu utandırmışlar-mahcup etmişler....
İşte ben bu düşüncelerle otobüste koridorda üst çengele-kelepçelere tutunarak bir sağa bir sola dönerek yol alıyoruz.Kozlu mezarlığına geldiğimiz de,sağ taraftan sola tutundum.Artık mezarlıkları hızla seyrediyorum,kozlu,merkez efendi mezarlığı ve Topkapı yer altı tüneli..
Topkapı dan Barcello-Eresin hotele kadar sol taraftaki manzarayı seyrettim.Bercello da söyle bir ilan gözüme ilişti,”ikinci el takas yapılır”otomotiv san..
Pazar tekke köprüsünden sağa yöneldim,sağ pencere –arka kapı önünde oturan genç bir kız kitap-broşür,dergi okuyordu.Mutlaka ders özetlerini tekrar ediyordu.Tik, refleks olarak “sayfalara bakayım “diye içimden geçti.Yine “etik değil” diye yüz çevirdim.Gözlerimi yukarı kaldırdım.Çapa –şehremini durağına geldik,genç kız müsaade isteyip kapıya doğru yöneldi ve bir akaç kişiyle beraber indi.Belki stajer öğrenciydi.Genç kızın boşalttığı koltuğa sağ tarafa cama doğru,arka kapı önündeki koltuğa oturdum.Oturmam iyi oluşmuştu.Daha çok yürüyecek yolum vardı.En az 6-7 durak vardı.Hava puslu,hafif sisli,camdan bakıyorum.Cadde ve kaldırımlarda,duraklarda ki halk,kalın giyinmiş.Millet caddesinden Aksaray’a doğru trafikte yol alıyoruz.Hava temiz,kirli değil,Türkiye’nin son günlerdeki siyaset,bilgi kirliliği kadar trafik kirliliği var.Fındık zade den cerrah paşaya çıkan caddede kırmızı ışıkta beklemekte bizim iet otobüsü.camdan dışarıyı gözlüyorum.Hızlı ve seri bir şekilde manzarayı ve zamanı yakalamaya gayret gösteriyorum.Tam karşı binada,cerrah paşadan gelen cad ve millet caddelerine gönye ile çizilmiş kırk beş - altmış derecede(45-60) bir bina her iki caddeye kaldırımla teğettir.Tıpkı 2008 krizin ülkemizi teğet geçmesi gibi-misali.bu binanın ikici katında batıya bakan ve cerrah paşa dan gelen caddenin üzerinde bir bayan pencereyi açmış,sigarasını hızlı hızlı tütmekte.Bizde kırmızı ışıkta beklemekteyiz.Kadın dikkatimi çekti,sigarayı üst üste yudumlayıp dumanı içine çekiyor. Hava soğuk,ikinci kat biraz yüksek,kadın biraz etli,...Düşlere daldım” yahu arkadaş bu kadın ikici katta sigarasını hızlı hızlı tütüyor-yudumluyor.Belli ki üşüyor,izmariti de aşağıya atacak,hafif rüzgar var.İzmariti atarsa yelle kapılacak ki aşağıda alt kat konfeksiyon mağazası,sepetler elbise dolu,ayrıca askılıklarda da giyim eşyası,etek takım elbiseler asılı.Ya yukarıdan atılacak izmarit bu sepetlerden birine düşerse ve tutuşursa sonrada askılıklar oradan da tüm mağaza ve kadının bulunduğu katta(hür gaz bayii yazıyordu) da sıçrarsa” maazallah...”diye düşünürken yeşil ışık yandı ve kadında izmariti aşağıya attı.İzmarit Allah’tan tam sepetin yanına düştü ve bizim otobüste oradan hızla uzaklaştı.
....
Aksaray durağı,oradan da saraçhaneye.Saraçhane durağında baya bir kalabalık indi.Otobüs yarı yarıya boşaldı.İnenlerin çoğu çocuklu kadınlardı,belli ki bebekleri içi alışveriş yapamaya çıkmışlardır.Bu Tünelde-köprü altında çocuk-bebekler için yok yok.Ben de küçük kızım Ayşe Meryem için buradan birkaç bebek aracı almıştım.Salıncak vb.
Oradan hızla kemerin altından geçtik.Hakikaten güzel emek verilmiş.Kim bilir ki kaç işçi bu taşları,o dönemde hangi zahmet ve araçlarla bura taşıttırıp inşa etmişler.Güzel bir eser.Bu eser Halici seyreder...Üç kapılı,kim bilir kaç bin yıllık ama bugüne ve zaman göre hazırlanmış ve hizmet vermektedir.Tüm araçlar zorlanmadan,rahatlıkla geçebilmekteler...
Oradan İMÇ bloklarını seyrederek un kapını köprüsünden halici geçtik.Şişhane girişi güzel ve muhteşem bir şamandıra-eski bir çeşme var.Adını bilmiyorum.Hep araçla yolculuk ederken bu şamandırayı gözlemlemişim.İnşa Allah, Allah nasip ederse özel olarak sırf bu çeşme için buraya uğrayıp resmini çekeceğim.Eski Osmanlı hat sanatıyla süslü,ama muhteşem bir eser.Yalnız ve öksüzü bakımsız kalmış.Çeşmeleri su akmıyor....
Şişhane esnafı alelacele satış malzemelerini dükkanlarını önüce çıkartıp,satış için sergilemeye çalışmaktalar.Hava soğuk olduğu için kimileri dışarıda ateş yakmış ısınmaktalar.
Tünel karşısına geldik.artık inme zamanı deyip,düğmeye bastım Arka kapıdan indim.Köprü başı yer altı çarşının zerinden trafik kurallarını ihlal ederek tünel tarafına bankalar caddesine doru,galata kulesin altında vakıf bankasına koştum.Bugün ay başı.Maaşımı alıp kredi kartı borçlarımı ödemem lazım.Madem ki geç kaldım,bu işlerimi tamamlayayım.Cebimde sadece beş lira var.Bu beş lira dünden beri cebimin derinliklerinde saklanıyor.Hafif buruşmuş.Olsun beş lira beş liradır.Satın alabileceği çokça mal,hizmet ve araç-gereçler mutlaka vardır.
Bankadan bir miktar para çektim ve gerisin geriye,köprü başı Kara köy palasın köşesinde bulanan,alt çarşısı merdiveni önü finans banka, yine trafik kurallarını ihlal ederek yürüdüm.Taksitlerimin ancak yarısını ödedim.Oradan da tophaneye doğru Necati bey caddesinde ilerledim,Caddenin sağ tarafında yer alan garanti bankasına uğradım,bu bankanın kredi kartımın borcunun bir kısmını ATM ye yatırdım....
Bugün aybaşı ama cepte arta kalan para yok,dünden kalan beş lira duruyor.Bu beş lira hiç ses çıkarmıyor.Cebimde uyuyor velet...
Kuruma –işyerime geldim.Tüm çalışma arkadaşlarım tam tekmil çalışıyorlardı.Hani geç kalmıştım ya! Arkadaşlarım sabah kahvaltısı payımı çekmecenin gözüne bırakmışlardı.Ama ben bugün geç kaldığım için evde kahvaltı yapmıştım.Hemen amirime bir tekmil maruzatımı bildirdim ve günlük rutin işlerime başladım...
Bugün maaş günü,saat 14:30 çalışma arkadaşlarımdan biri masama gelip hafif bir sesle”... şefim, Filistin halkı-gazze halkı için insani yardım topluyoruz var mı bir katkınız..? ” cebimde esir kalan beş lira” bar bar,”bağırmaya başladı” Lütfen beni buradan çıkarın,esir kaldım.Filistin’e
gönderin.Lütfen yalvarıyorum.Ne olur beni buradan çıkarın.Filistin’e-Gazzeye özgürlüğe gönderim..........
Bakın ne dedi;
“Heyyy Yaşasın gazzeye gidiyorum! Şükür Yaradan’a Özgürlüğüme kavuştum”
Olsun,ben başka beş liraları bulurum.Önemli olan o,beş liramın yerine kavuşmadır.
Saygılar,sevgiler
..............
...........
......
15.01.09

Süleyman Kaya
Kayıt Tarihi : 29.1.2009 11:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    Her kim ki şark ül evsat havzasından , bir kelime aldı, bir bardak su içti, sofrasından bir lokma yedi, bir türkü dinledi,

    Hasılı ki; şark ül evsatta, her kimin canı bir cana değdi artık çözülemez bir bağla kardeş oldular...

    Yüreğinizdeki acılı güzelliğe, çiğ köftenin eşsiz tadında yoğurduğunuz yazıya yürek sıcaklığıyla selam olsun.

    Cevap Yaz
  • Mahmut Bozkurt
    Mahmut Bozkurt

    ÜSTAD YÜREĞİNE SAĞLIK SATIR SATIR PÜR DİKKAT OKUDUM BAŞARILARININ DEVAMINI DİLİYORUM SİZİ GÖNÜLDEN KUTLUYORUM

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Süleyman Kaya