Kedi-İnsan yavrusundan yeni av taktiklleri
zamanı yakalamak için ava çıkmaktı niyetim
Günlerden pazar,huzurum rahatım var niyetim
vakit ikindiye doğru akşama daha çok vaktim
düz tabanlı ayakkabım başa kırmızı kasketim
yürüyorum düşlerle
artık yürüyüşe hazırım nerdesin sahil parkuru
İki gayri müslim hastane arası kazlıçeşme yolu
ermeni ve rum vatandaşlarımız hastaları huzurlu
seçilen hastane yerleri çok nadide yedikule yolu
adımlarım sonbahar güneşi eşliğinde
Bu gün pazar haftasonu tatilim,gerçi yıllık izindeyim
Zeytinburnu sahil kıyısı yürüyüş parkuları güzel manzara
akşam yürüyüşüne çok müsait.Vakit buldukça sık sık
bu bu sahile iner hafif yürüyüş yaparım.
Nede olsa yaşlanıyorum.
Vucut hantallaşmış bu yürüyüş ilaç gibidir.
İki hastane arasından (Pırpiç Ermeni_ Balıklı Rum)
kazlıçemeye,ordan da Erikli Babaya doğru yürüyorum.
Erikli baba türbesinde az ziyaretçi dikkatimi çekti.
Hemen karşıya geçtim Fatih Sultan Mehmet Çam-i
önündeki,nevroz alanından geçtim.Bu alan bana tanıdık.
Nev(w) rozda bu alan tıklım tıklım dolar.Ama bügün
bomboş,belediyenin kazı çöplük alanı olmuş.
Yeni yapılmakta olan çalışmaların enkazı-asfaltı kaldırılıp,
bu alana yığdırılmış.
Kirli enkazlar üstündençöplüklere basarak zor bir çıkış yolu bulup
çimenliğe z vardım.
Çimenlikte kurulu çocuk parkı çocuklarla doluydu.
Kimi sevgililer de çocuklara eşlik edip tehtarevalilere
yan yan oturup,bir aşağı bir yukarı çıkp çocukluklarını
tekrardan yaşıyorladı.
...
Hızlı hızlı adımlarla yedi kule girişi trafik kavşağna geldim
Trafik yoğundu,yeşil ışıkta geçmeme rağmen kalbim küt küt
diye çarpıyordu..
Çok tehlikeli bir yaya geçiş yeridir.
Artık deniz kenarındayım.
Masmavi bir deniz güzel bir güneş.
Martılar dans ediyorlar, balıkçılar oltalarını uzaklara atıyorlar.
Her balıkçının yanında kayalıklara uzanmış dört beş kedi var.
Kedilerin gözleri balıkçıların oltalarında, balıkların kutularındadır.
Bir dalgınlığı bekliyorlar.
Balıkçı dalgılığın da hemen esir balıklara saldırıyorlar.
...
Ben bu denize, parkura, manzaraya aşinayım.
Yazın sık sık uğrar piknik yaparız.
Oh ne güzel hava!
Manzara da mühteşem.Cennetten bir yer- bir köşe.
Hızlı hızlı yürürken karşı kenarda çimlerde oturan üç genç
Selam,kelamdan sonra bana refakat edeceklerine karar verdiler.
Oltaları vardı,amcalarını bekliyorlamış.
Beraber samatya önlerine kadar yürüdük
.Bu esna da onlara,adaları,karşı,kadıköyü ve H.paşayı tanıtıyorum.
Ama gördüğüm her şeyi kendilerine anlatıyorum.
Gençlerden biri yeni gelmiş en çok ona çevreyi tanıtıyorum
Zeytinburnu tarafından samatya ya doğru ilerliyoruz.
Oltası olanını yarı yolda bıraktık,amcası gelecekti.
Diğer ikisiyle yola devam ediyoruz.
Onlar susuyor ben anlatıyorum.'
'Ara sıra bu gördüğünüz deniz yakasına yunuslar gelir.
Elli altmış metrelik mesafeydenikili,üçlü-dörtlü gruplar halinde,
su yüzüne çıkıptekrar dalarlar.Keşke onları görseydiniz.
Yunuslargeldiler mi bu sahildeki-kıyıdaki herkes kenara yığılır,
Ama çok güzel ve sevimli hayvanlar-balıklar...'
...
Etraf pek kalabalık değil,ama aşıklar sahili olmuş.
Her bankın üzerinde,her dalkıran kayalıkların üstünde çiftler.
Kedilere nazire yaparcasına şen ve mutlu bir an yaşıyorlar.
Ara sıra çim,bazende kenar kaldırımında etrafı seyrederek yürüyoruz
Bir kayalığın-dalgakıran üstünde dörtbeş kedi başbaşa verip uyumuşlardı.
Diğer kayalığın aralıklarında yavruları oynuyorladı.
Av geliştirme taktiklerini geliştiyorlardı.
Dikkatimi küçük sarı renkli bir yavru çekti.
Bir sağa,bir sola bir de öne atlayışlar yapıyordu.
Pençesinde bir keçe parçası bir şey vardı.
Muhteşem oyun oynuyordu.
Sanki fare yakalamış gibi değişik hareketler yaparak oynuyordu...
...
Nihayet samatya hastanesi önündeyiz.
Offf!
Birdene görelim,,,!
Sağ şeritte-sirkeciye giden şeridin solunda bir çocuk,yere yığılmış.
Üç dört metre uzağında boya kutusu ve malzemeleri yere serilmiş.
Çocuk otumuş bacağını ovuşturarak ağlıyor,
Ama hiç kimsesin umurunda değil.
Üçümüz de dikkatimizi verip çocuğa üzüldük.
Ama yapabilecğimiz hiç bir şey yok.
Trafik sıkışık,kendisine varmamız mümkün değil.
Tam bariyerlerin yanına oturmuş.
Anlaşılan ayağından yara almış-yaralanmış kaza geçirmiş.
Ama kimse durmuyor.
Her araç hızla,vız vız deyip geçiyor
Biz de mecburi geçtik.
Balık haline doğru bir on dakikalık yürüdük,
Tekrar geri dönmeye karar verdik.
Geriye döndüğümüz de o çocuk daha orada acılarıyla baş başa yerde.
Üçümüz ne olursa olsun yanına gitmeye karar verdik.
Gençlere' Her halde bu çocuk doğludur,bizdendir gidip yardım edelim.
Yazık insanlık ölmüş vallahi.
Kimbilir belki malzemelerine ağlıyordur belki anne baba korkusu.
Çünkü herşey daha dağınık duruyor...'
Üçümüz birden karşıya geçmeyi beklerken birde ne görelim,
Bir taksi çocuğun yanına yaklaşıp yavaşladı bir beş liralık attı.
Bizim çocuk şıp diye kalkıp parayı havda yakaladı ve cebine attı.
Hüseyin,' Dur dayı,bu bir oyundur.
Çocuk dilencidir.Vallahi taktikgeliştirmiş.
Vayyyy!
Vay! taktiye bak dayı! ..'
Allah bilir ki üzerime soğuk sular dökülmüşçesine orda donup kaldım.
Hakikaten baktım ki çocuk yine başladı ağlamaya ayağını ovlamaya.
İşte yeni dilencilik taktiği.
Bir yaşıma daha girdim.
...
Geri dönüşte aynı yürüyüş kulvaları kulanıp eve doğru yol aldık.
Ama ne manzara ne de güzel kedicikler dikkatimizi çekmiyordu.
Ta ki eve gelene kadar yeni geliştirilen dilenci çocuk üzerine konuştuk...
Tam iftar vakti eve vardım.
Çok güzel bir zamanı yakaldım bu kısa zamanda!
Hem de ibret verici hem de doyurucu bir zaman.
....
Kayıt Tarihi : 1.10.2006 22:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Hafta sonu tatili yürüyüşü. Gerçek hikaye. Süleyman kaya 01.10.2006; 16:00-18:45

Ama ne manzara ne de güzel kedicikler dikkatimizi çekmiyordu.
Ta ki eve gelene kadar yeni geliştirilen dilenci çocuk üzerine konuştuk...
Tam iftar vakti eve vardım.
Çok güzel bir zamanı yakaldım bu kısa zamanda!
Hem de ibret verici hem de doyurucu bir zaman.
düşündüren bir yazıydı...yaşanalara bir göz atıştı bu...tebrikler...ne haldeyiz vayyy vayyy dedim...taktikde böyle dedirtiyor insana...yazan yüreğe sağlık...
Çalışmanı ayakta alkışlıyorum. İnşaallah şöyle geniş bir repertuar olur.
TÜM YORUMLAR (5)