Bu gün yine bir hareketlilik var.Etraftakiler yarı telaşlı, yarı üzgün çehrelerle,ellerinde sularla dolaşıyorlar ortada.Evimin etrafından geçiyorlar.Beni göremiyorlar ama ben onları çok net görebiliyorum.İşte şu adam,geçen hafta da usulca süzülüp evimin kenarından arkadaki yeşilli evi ziyarete gitmişti.Elindeki çiçekler ve takım elbisesinin çekiştirip kravatını düzeltişiyle nasıl da bir damat heyecanı içindeydi.Herhalde dünyadaki biricik hayat arkadaşını ziyarete gidiyor.A şu kalabalık aile ne de sempatik,.Bana eski günlerimi hatırlattı.Kızlarım,eşim ve oğlumla nasıl da mutluydum.Şu sağa sola koşturan,suyla oynayıp duran çocuk oğluma ne kadar da benziyor.Şimdi ne haldedir kimbilir.Ah o çok güvendiğim eşim nasıl da vefasız çıktı.Bir kez bile ziyaretime gelmediği gibi,evlatlarımın ziyaretine de mani oldu.Her ne kadar hallerinden bir şekilde haberdarsam da onları şu küçük evimin kapısında görmek, şuracıktaki asma söğüdümün altında gölgelendirmek isterdim.Bu ağacı da Allah razı olsun,yandaki evi daima ziyaret eden yaşlı bir amca var,her geldiğinde benim de mutlaka hatrımı sorar,o dikivermişti.Bakımıyla da suyuyla da hep o ilgilenir sağolsun.O ağaç evimin üstünde salınıp durdukça,dallarına kuşlar kondukça ruhum öylesine huzur buluyor ki….Ne olurdu evlatlarım da bir kerecik gelip şu ağacın gölgesine oturuverseydi.Kuşların cıvıltısına onların o güzel sesleri karışsaydı…
Oh, bu ne ferahlık Rabbim? Bu gül kokusu da neyin nesi? Buralar hep toprak,nem kokar..Yağmur sonrasındaki o koku var ya,hani hep içinize çeker de,”ne güzel koku “dersiniz,işte öyle bir toprak kokusu var buralarda.Bir zamanlar her duyduğumda doyasıya içime çektiğim bu koku,benim için artık o kadar sıradan ki…Ama şu gül kokusu o kadar farklı bir esinti ki….Etrafıma bakıyorum,kokunun sebebini bulmak için.Birden yandaki evden yeni bir feryat yükseliyor.Yadırgamıyorum zira,geldi geleli feryat ediyor bu biçare.Buralarda zaten gece gündüz diye bir kavram da yok ya,bu bitimsiz feryat beni kahrediyor.Gitmek mümkün olsaydı, dindirebilseydim feryadını…Ama ne mümkün.Bu evin dışına çıkamıyorum,bu dört duvarın arasında geçmişte yaşadığım her şeyi tekrar edip duruyorum.Bu kısırdöngü çok meşgul ediyor beni.Buraya ilk geldiğim günü hatırlıyorum da; ne kadar da karanlık ve soğuktu ilk zamanlar.Eski dostlarımın yanına gitmek için ne kadar da çabalamıştım. Ben tam böyle çırpınıp dururken iki misafir çıkagelmişti.Pek meraklıydılar.Habire sorular sordular.Bu sorular bir yerden tanıdık geliyor,hepsini cevaplamak için didinip duruyordum.Neden sonra vazgeçtiler soru bombardımanından.Beni tebrik ederek ayrıldılar evimden.Onlar gittikten sonra evim daha da daraldı sanki.Adeta beni bir cendereye koymuşçasına sıktı da sıktı.Çaresizce beni kurtaracak bir el aradım,durdum.Ama nafile, o karanlıkta el uzatan olmadı. Bütün kemiklerimin çatırdadığı, anamdan emdiğim sütün burnumdan geldiği bir anda gözüm, çocukluğumdan beri okumayı alışkanlık haline getirdiğim Kur’anıma ilişti.Nasıl da ışıtıyordu etrafını.Saçtığı ışık giderek büyüdü, büyüdü, tüm evimi kapladı.Genişledi de aynı zamanda.Bana bu aydınlığı veren Kur’anıma bir kez daha sımsıkı sarıldım.O gün bu gündür de hiç bırakmadım elimden.Zaman zaman çevre evlerden de okunduğunu duyuyor,rahatlıyorum. Yan taraftaki feryatlar tükenmiyor. Duymamaya çalışıyor, az önceki kokunun kaynağını bulmaya çalışıyorum.Bu kuvvetli kokuyu,çürümüş et ve rutubet kokusunu bile bastıran gül kokusunu arıyorum hala.Sonra deminden beri dikkat etmediğim,nasıl olduysa göremediğim biri ilişiyor gözüme.Bu, evimin yamacından geçerken ağzı kıpır kıpır eden,elleri dua edercesine açılmış gençten bir kadın.Kulak kabartıyorum sesine: Benim gençliğimde mezarlıktan her geçişimde okumayı alışkanlık haline getirdiğim Fatiha’nın ayetleri çarpıyor kulağıma.Buraya geldim geleli kapımı çalan olmadığı için duymadığım “sahiplenilmişlik” duygusunu yaşıyorum ta iliklerime kadar.Sonra kaplıyor evimi o gül kokusu,ferahlıyor, ferahlıyorum.Bana, daimi evimde bu gül kokusunu duyuranı takip ediyorum,mutlu bir tebessümle.O ise devam ediyor yoluna sürekli okuyarak Fatihasını. Sonunda ulaşıyor ziyaret edeceği eve.Kapıyı çalmıyor, sadece dilindeki ayetleri okuyor.O göremiyor ama ben çok rahat görebiliyorum kapısını çaldığı evdeki coşkuyu.Güller arasında,pırıl pırıl bir genç nasıl da sevgiyle gözlüyor ziyaretçisini.Sonra uzatıyor ellerini,dokunmak ister gibi. Kadın ürperir gibi oluyor,çömeliyor evin yanına.Kendine uzanan gizli ellerden habersiz hıçkırıkla karışık bir şeyler okumaya başlıyor.Bunları da tanıyorum.En son bu eve getirilmeden önceki gün mahallede vefat eden teyzeye okumuştum.Yaşlıydı,gözü çoktandır toprağa bakmaktaydı.Çok severdim ama vadesi yetmişti.Yaşlılıkta ölüm ne büyük nimet.Elden ayağa düşmeden vermek son nefesini…Sonra birden sıyrılıyorum bu düşüncemden.Ölüm sadece yaşlıya değil,herkese nimet diyorum kendi kendime.Yeni bir dünyaya açılan kapı,o kapıdan süzülen ışık…Bitiş gibi görünen yeni başlangıç.Doğru atılabilmiş adımların götürdüğü sonsuz mutluluk…En önemlisi de rahmetin tecellisi…Dünyada yaptıklarıma, tonlarca günaha mukabil zerre kadar imanın bile ödül aldığı, affetmenin gazaptan ağır geldiği rahmete eriş. İşte buradayım. Yaptıklarımla değil, sadece rahmetle huzurdayım.Bir diriliş daha var,onu beklemekteyim…..
Kayıt Tarihi : 14.9.2008 00:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Gitmeden bilmek imkansız,sadece rivayetler ve bilgiler var.....
BU SAHUR VAKTİNDE ISLANAN GÖZLERİMLE DUADAYIM RABBİME..
DİLERİM BU YAZDIKLARIN GERÇEKLEŞİR VE O KUTU GİBİ EVİN BİR CENNET BAHÇESİNE DÖNER.. ELBETTE BİR KARINCAYI BİLE SUDAN ÇIKARANA KAT BE KAT SEVAPLAR VEREN RABBİM İHLAS İLE YÜRÜTTÜĞÜN DAVA NIN MÜCADELESİNİ VE İNSANCA ONA YAKIŞIR BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRDÜĞÜN HAYATININ KARŞILIĞINI VERECEKTİR DUAMIZ BUDUR.. AYRICA HARİKA BİR ANLATIM OLMUŞ AĞLATTINIZ BENİ ÇOK MUHTEŞEM BİR ANLATIM ALLAH RAZI OLSUN PAYLAŞTIĞIN İÇİN.. KUTLARIM EMEĞİNİ.. YÜREĞİN ÜŞÜMESİN.. SENDE BİZLERİ DUALARINDAN EKSİK ETME.. UĞRARSAN ÇOK BEĞENECEĞİN 2 ŞİİR EKLEDİM NEBİ MUHAMMET S.A.V ADINA.. SELAM VE SAYGILARIMLA ESEN KAL..10*************P
TÜM YORUMLAR (4)