Günaydın,
Şafaklar dolusu sevgilerle kızkalbi!
İyi ki varsın,
Tıpkı göğsümde kalbimin olduğu gibi!
Seni ne kadar sevdiğimi bilmiyorum,
Bilmiyorum neden bu kadar?
Bilmiyorum belki çölde bir bardak su,
Belki Gazze’de bir parça huzur kadar...
Ne kadar niçin bilmiyorum ama...
Sen benim yerimde olsan ancak o zaman,
O zaman bu kadar sevginin harbini,
O zaman suya kanmanın tadına varmayı,
O zaman anlarsın Mescid-i Aksay’ı!
Olur olmaz gözyaşlarım,
Olursa bir tebessümüm,
Olacaksa kaderime yazı,
O da sen ol o da kalbimin hazzı…
Kamçılarla bendimi yaralayan çehremin,
Elden elbet düşen, yürümeyen ayaklarımın,
Suçumun ağırlığıyla batarım, ayrıca kabuğumun,
Şu fırtınalarla şu illerin saadeti sen ol!
O da kaderimin nihayeti, zaferin şafağı…
Ey uğruna dirilinen kutsal topraklar,
Ey peygamber otağı diyarlar,
Ey Anadolu ey Ötüken ey Maveraünnehir,
Ey şüheda ey Kudüs ey kızkalbi şehir!
İşte geldim derimden sıyrılıp,
Altına yattığım toprağı yarıp!
Derininden bir ses gelir kulağıma, emrivaki!
Kalk ve özüne dön der ki,
Yeni güne değil ölene değin günaydın!
Yeni bir uyanış vermiş bize bu kalabalık...
Bu kalabalık; korkmak bilmez, ölmek bilmez!
Ölüler diyarının, suskunlar otelinden göçmüşler!
Susmaz, vermez, duymaz, durmaz...
Alır ve yere çalar yalandan yazılmış tarihi!
Kutsanmış saçma suları saçar toprağa,
Dökülen kanların dalgalarıyla gelir bu gemi!
Yanaşır ve yakışır bu karanlık limana…
22/12/2023 01:47
Ali Rıza Fatih BakırcıKayıt Tarihi : 30.11.2023 13:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!