Ah biliyordum yine her seferki gibi, bu sabahta erkenden uyanacağını! Güneş doğmadan gelip kapımızı çalacağınızı. Yüreklerimizde dinmek üzere olan alevi yeniden kıvılcımlaştıracağını. Günaydın bir mayıs, hoş geldin.
O, sosyal bir haraketin içinde çocuktur. Yüreklerimizde daima büyüyecek bir çocuk. Emeklerimizin hakkını alana dek büyüyecek bir çocuk.
O, ne bir anı, ne bir mirastır. O, Milyonlarca emekçinin sesinde, nefesinde, her yeni gün yenilenen yeni bir uyanış, yeni bir günaydında, yeni bir Deniz’dir, her yeni gün alın teri ezgisinde evrimdir.
Onun anlamı, mucadelesinin akışı sadece zamanın geçişiyle, meydanlara dökülüp haykırışlarla değil, toplumların değişme hızıylada bağlantılıdır. Dünyada gün geçtikçe sömürü şekilleri farklılaşmaktadır. Kapitalizmin yıkıcı etkileri altında yaşanması daha da zorlaşıyor. Modern kölelik yolunda baskılar artıyor. Son zamanlarda binlerce insanın işsiz kalışına sebebiyet veren, sözde “Ekonomik Kriz”i globalleşiyor.
Dil, din ırk, renk, bir çoğrafyaya bağlı olmadan yabancılaşıyoruz, bencilleşiyoruz, kültürsüzleşiyoruz, yoksullaşıyoruz, ölüyoruz. Fakat asıl sorunu, belkide Kapitalizme dur diyecek, değiştirebilecek gücün bizde, biz emekçilerde saklı olduğunu unutuyoruz. Biz neyiz, kime hizmet ediyoruz diye kendimizi sorgulamayı unutuyoruz. Tarihe açılan bu yol bizim yolumuzdur. İçinde yaşadığımız Avrupa ülkelerinde de, bizler emekçi gücün içerisinde, yeni baharlara, insanca, eşitçe yaşamak için her alanda yerlerimizi almayı unutuyoruz.
Ben seni bir mayıs gibi sevdim
Ağrı dağı eteklerinden
Koşarcasına yemyeşil
Karlar diyarından
Coşarcasına, çılgıncasına
Sol yanımda yumruk,
Alnımda bayrakcasına
Ben seni bir mayıs gibi sevdim
Karın altında Kardelensi
Yalnız, emekçi elleri nasır
Kar kar, yağış yağış, isyan isyan
Susarcasına
Alev alev büyüyerek
Ben seni bir mayıs gibi sevdim
Birlik, beraberlik, yürek
Geleceği doğuruşunda
Alınterinden tuz içerek
Yorulurcasına bedenim
Ben seni bir mayıs gibi sevdim
Özlemin içinde
Hasretimde güneş
Dilimde Deniz
Türküler eşliğinde
Haykırışlarla
Sende yok olurcasına
Tükenircesine
*******
Tarihi İlk kez, 1856'da Avustralya'nın Melbourne kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesi'nden Parlamento Evi'ne kadar bir yürüyüş düzenlediler.
1 Mayıs 1886'da, Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde, işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Şikago'da yapılan gösterilere yarım milyon işçi katıldı. Luizvil'de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Luizvil'deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra, hep birlikte Ulusal Park'a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, 'Böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu' şeklinde yorumlanmıştı.
Bu gösteriler 1 Mayıs'ı izleyen günlerde, tüm harareti ile devam etti ve 4 Mayıs'ta kanlı Haymarket Olayı'na yol açtı.
Uygulanan yasal baskılarla bu gösterinin tekrarlanması engellendi. 1889`da toplanan İkinci Enternasyonal'de, Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle, 1 Mayıs gününün tüm dünyada 'Birlik, mücadele ve dayanışma günü ' olarak kutlanmasına karar verildi.*
01/05/2010
Sevgili ÖzbekKayıt Tarihi : 1.5.2010 10:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!