GüNAHLAR NE ZAMAN BAŞLAR ANNE? Şiiri - Y ...

Naime Özeren
610

ŞİİR


227

TAKİPÇİ

“ Anne, günahlarım ne zaman başlayacak? ...”
“Büyüdüğün zaman yavrum”
“ Peki. Ne zaman büyüyeceğim? ”
“ Koltuğunun altında tüyler çıkmaya başladığı zaman…”
“ ……… ”

Gülmeyin… Aynen böyleydi muhabbet… Bir koltuğa beş karpuz sığdırmaya çalıştığım yıllardı. Evimiz Körfezin bu tarafında, okulum karşı yakasında. Tam üç araç değiştirerek okula ulaşabiliyordum. Neyse ki ders planlarımı akşamdan yapardım hep. Kurulmuş robot gibi her sabah erkenden kalk. Kahvaltı hazırla, sofrayı topla, eşini uğurla. Yatakları düzenle. Saatin de hiç işi yok, koşar durmadan eğer acelen varsa. Beklersen de inadına yerinde sayar. Bak dokuz olmuş çabucak. Bulaşık makinem de yok o yıllar. Daha kahvaltı bulaşıkları yıkanacak. Balkonlar temizlenecek, akşamın yemeği ocağa koyulacak… Yemek pişerken ortalığı toplayıp evden çıkmalıyım hemen. Bakın hele siz çocuğun sorduğu soruya bunca telaşımın içinde sabah sabah…

Tamamını Oku
  • İbrahim Şahin
    İbrahim Şahin 11.01.2016 - 21:55

    ''Hergün yeni bir şey öğreniyordum, bir de bir önceki öğrendiğimin hiçbir şey olduğunu. Oysa 29 harf öğrenmeden önce ne çok şeydi.'' Kitabımın birinden. Sanırım oğlunuz da günaha başlama yaşının hiçbir şey olduğunu öğrenmiştir, öğreneçek o kadar çok şeyin içinde. Tebrikler.

    Cevap Yaz
  • Fikri Özen
    Fikri Özen 11.01.2016 - 21:09

    Ustaca bir anlatım,
    bir çırpıda okunan bir paylaşım,
    devamı neden yok dedirtiyor adeta,
    yüreğinize sağlık .

    Cevap Yaz
  • Şiirin Kızı
    Şiirin Kızı 11.01.2016 - 20:53

    Çok ilginç,bir o kadar içten ve hoş bir anıydı.Hem anlatışınızı hem de anınızı çok sevdim.Çocuklar ne kadar masum ,ne kadar saf oluyorlar.Hayatın bir karesini dondurmak bu olsa gerek.Selamlar,sevgiler sizedir.

    Cevap Yaz
  • Serap Irkörücü
    Serap Irkörücü 11.01.2016 - 20:08


    Paylaştğınız anı, beni çocukluğuma götürdü....... Ne kadar zordu o yıllarda bazı şeyleri sormak, öğrenmek....... Kalın çizgiler vardı, saygı adına.......... Kutsanmış 'ayıp'lar........

    Bilgi edinmenin tek yolu ansiklopsdilerdi o yıllarda.... O da her evde zaten yoktu... Arkadaşlarımız bize gelirdi o nedenle sık sık........

    Bizden sonraki kuşakların ulaşacağı kaynaklar vardı az çok....... Kütüphaneler çoğalmıştı en azından....... Ama yine kitap, sadece kitap!..... Oradaki genellemelerden kendimizi bulmaya çalışırdık.....

    Şimdiki kuşakların ise öyle bir sorunu yok........ Hâtta bizim onlardan öğrenecek çok şeyimiz var..... Dengeler ters döndü!......

    Sıcacık bir yazı diliniz var Sevgili Öğretmenim...... Konuşur gibi.... sohbet eder gibi......... İnanın bir solukta okudum........

    Yazı dilinizi ve yazınızı içtenlikle kutlarım........ Daha nicelerine........ Sevgilerimle.......

    Cevap Yaz
  • Yılmaz Örmeci
    Yılmaz Örmeci 11.01.2016 - 20:06

    Geçmiş olsun Naime hanım, umarım sağlığınıza kavuşursunuz.
    Oğlunuza verdiğiniz cevap aslında doğru sayılmakla birlikte yöntem ve gerekli detaylandırma yapılmadığı için yeterli değil.
    En güzel ve tatmin edici yanıtı babası verebilirdi, karşısına alıp erkek erkeğe (!) konuşup soruya açıklama getirilebilirdi. Kızınıza sizin yaptığınız açıklama gibi oğlunuza da ilk cinsel eğitimi babası vermeliydi. Bence en doğrusu buydu.
    Yetişkinler için cinsellik ayıp ve günah değil tabii sınırları çizmek kaydı ile. Ama çocuklarımıza gelince ayıp, günah, yasak gibi keskin çizgilerle onları soğutuyor, özellikle kız çocuklarını utandırıyoruz. Bu hiç doğru değil, tabii bunlar benim fikirlerim.
    Tekrar geçmiş olsun diyor, saygılar sunuyorum efendim.

    Cevap Yaz
  • Şerafettin Muş
    Şerafettin Muş 11.01.2016 - 19:31

    hayat okulunda hayat dersi veren sevgili hocam yaşanmışlıklardan yola çıkan saygın kalemini ayakta alkışlıyorum lütfen yazmaya devam edin saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Hadi Gezgin
    Hadi Gezgin 11.01.2016 - 18:06

    çocuk derken esasında ruhen büyük,bedenen henüz küçüktür ki ruhun yaşı olmaz denir ya hani 70 in de çocuksu davranışı olur bazan insanın .

    bir pedagog hassasiyeti gerekir çocuk ile diyalog .!

    Cevap Yaz
  • İbrahim Kavas
    İbrahim Kavas 11.01.2016 - 17:59

    Aile içinde çocuklara uygun cevaplar vererek doğruyu öğretme çabalarımız pek boşa gitmiyordu da, dışarıda duyulan bir çok yalan yanlış bilgileri doğru cevaplarla ikna etmek neredeyse imkansız hale geldiği zamanlar çok oluyordu. Cümlelerimde geçmiş zaman eklerini kullanıyorum çünkü evimizde küçük çocuk şimdilik yok. En zoru, yarım yamalak öğrenilen bir şeyi düzeltmek gerçekten çok zor oluyor. Bu nedenle çocuklarımıza doğru cevap ne ise onun verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Aldığı cevapla, yaşanılan gerçeklerin birebir örtüşmesi de bir o kadar önemli çocuk için. benim de 20 yıl öncesi oğlum ve yeğenimle (kız) 'Ağustosböceği ile Karınca fablını okumuştum. kız yeğenim karıncanın davranışını beğenmeyip ağlamaya başlamıştı. masal ve masalın amacını anlatıncaya kadar akla karayı seçtiğim aklıma geldi şu an. çocuklarımızla mutlu anılarla olmak dileğimle.

    Cevap Yaz
  • İbrahim Değerli
    İbrahim Değerli 11.01.2016 - 17:36

    Yapmacık vurgulardan uzak duyguların doğallığı dizelere renk katmış. Sevgi ve muhabbet dolu bir anlatım olmuş öğretmenim sizi kutluyor ve başarılı çalışmalarınızın devamını diliyorum.

    Cevap Yaz
  • Necdet Arslan
    Necdet Arslan 11.01.2016 - 17:31



    Her yaprağın özel yaşamı vardır.Bu özel yaşam öykülerle dolu doludur.Yaprağı ortaya çıkaran,büyüten;rengini veren,işlevli kılan daha kestirmeden söylemek gerekirse yaprağa yaşam veren şey tutunduğu ağacın köküdür.

    Ahmet'le Annesi arasındaki ilişkiyi bu bağlam gerçekliğinde görmek olasıdır.
    Bağrından çıkardığı 'et ve kemiğin' ruhunu geliştirme süreçlerinde de annenin işlevselliği sürer.

    Ender de olsa,tek parmağıyla yeri göğü inletmede 'çapına göre' güç kullanan bu özel özne'lerin üstünde annenin etkisi sürer gider.
    Analık duygusu yaradılışsaldır ;ama bizde bu olgu bir o kadar feodal iklim özelliği de gösterir.

    Her anne ,kahramanlaştırmaya çalıştığı evladına öğretmenlik de yapar.
    Ahmet'in kendini gerçekleştirme süreçlerini tam anlamıyla bilmiyoruz.Çünkü o konuda biyografiye ya da otobiyografiye gereksiniriz.

    Anlaşılan o ki kılıca dönüşme sırasında çeliğe'su verilişinde'biraz acemilik çekilmiş.

    Bazı yaşamsal gündemlerde birey yanılma/deneme süreçlerinden geçerken kendi rengini bulmaya çalışan pudra gibi olmalıdır.
    Kolay değildir bazı ritüellerin bu büyük sahnede iki kişi tarafından icra edilmesi.

    Büyük yapıtların yaratıcıları da bazen yanılarak çalışabilirler...

    Oldukça sade bir insandır,öyle der kendisi için Angelopoulos.Ne ki yapıtlarında buluştuğunuz zaman insan denilen 'karmaşa'nın ilişkilerini derinliği ve trajedisiyle anlatır.
    Psikanalistler kadar bizim de ilgimizi çeken konulardandır bu 'yaprak/kök' ilişkisi ve o ilişkilerin partisyonları.
    Çeliğe su verme, o büyük projede sol anahtarı gibidir...

    Anahtarı çevirmesini bilmek gerekir.

    Ama payına düşeni yapmış Öğretmenim...Vekil öğretmen olmadığı ise yazdıklarından belli oluyor.

    Erdemle.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 88 tane yorum bulunmakta