Gün Yüzüne Şiiri - Hasan Ateş

Hasan Ateş
16

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Gün Yüzüne

Gün yüzünü çevirmiş yüzüme
sarıca ışıldıyor.
Bense,
çok eskiden kalma bir denizci kalfası,
yüreğime çarpan dalgaların gelgitini sayıyorum
parmaklarımla:
Biri geliyor... Biri gidiyor...
Derken o geliyor:
Kaptan,
“Gel,” diyor,
“Gel seninle açılalım ötelere,
özlemini duyduğum
ta o kadim denizlere,
ufukta köyüm görünüyor,
‘Gel’ diyor ufuk,
‘Gün batımı bensiz olmaz,
seyrine dalınasıyım,
şehrin aşinasıyım,
gün yüzüme ışır
ay üzerime bakar benim.
Gün doğururum
ay batırırım.’”

Gün hazır ışırken
(gün bir göğe ancak bu kadar yakışırken)
ilişelim denizlere,
ışıldayalım günle beraber.
Yelkenli değil
sade bir kayık olmalı vasıtamız.
Pusulamız ne leylek ne de bir ibre parçası olmalı,
hürriyet olmalı o,
alabildiğine hürriyet.
Açılmalıyız,
martılara yoldaş olmalıyız,
gerekirse karalardan sürmeliyiz küreklerimizi,
gerekirse martılarla aynı yöne düşmeliyiz
ve yârenlik etmeliyiz göçmen kuşlara.
Doğuya gittikçe hep batıya varmalı rotamız (olması gerektiğince).
Özlemimiz gitgide artmalı,
artmalı ki daha bir derin solumalıyız denizin o göğe çalınan maviliğini.
Ufukta ise istirahati bilmeliyiz.

Sonra
hiç bilmediğimiz bir yönden
birden bir rüzgâr esmeli:
Bu, karayel olmalı.
Rüzgâr daha bir savurdukça,
daha bir sert estikçe gözeneklerimize değin,
üşür olmalıyız.
Kemiklerimiz titreyinceye dek
o soğuğu (içimizi ısıtan)
en içimizde hissetmeliyiz ölünceye kadar,
hissetmeliyiz ki
nerde o soğuk biterse
nerde tükenirse o rüzgâr
işte orda kahrolmalıyız
kendimizi harap etmeliyiz,
değil mi kaptan?
— “Elbette evlat.
Elbette buralarda ölmeliyiz.
Nerde biterse o soğuk
orda çıkmalı sesimiz boğuk,
orda bitmeliyiz, orda tükenmeliyiz.
Mezarımız olmalı deniz.
Kara toprağımız da o,
taşımız da gene o
o olmalı.
Varımız da
yoğumuz da
ve mümkün olsa
dünyadan götürdüğümüz tek yadigârımız da...”

* * *

Karalar güne indirdi kepenklerini.
Sessiz bir dalga vurdu kıyıya.
Ben bitkin denizci kalfası,
kıyıya meyil ederken
ve çekerken kürekleri geriden geriye
kaptanım
bir yosun kokusunu
yüzüme yüzüme soluyordu
ciğerim teneffüs ettikçe.
Belki de ben bir istavrit kılçığı
belki bir deniz üstünde yüzen zeytin yağı tenekesi pası olma yolunda
çok şey yapmıştım kimbilir.
Ben bilemezdim ki.
Ben sadece bir denizci kalfasıydım altı üstü,
nerden bilebilirdim ki?
Gün kavuşuyor usulca.
Kaptanım hâlâ yosun kokusu soluyor yüzüme.
Rüzgârsa ufuk kokuyor.
Şimdiden özledik kokusunu.
Bir daha kimbilir ne zaman nasıl eldesine kavuşulur o yerin?
Yarın mı?
Hiç sanmam.
Nitekim hayat bir meşgûliyet diyarı dostlarım.
Daldan dala savurdukça benliğinizi
durağınız nere olur bilinmez.

Biz iyisi mi
güne bakalım:
Nasıl da ışıyacak
sabaha erince,
yıldızlar kadar parlak,
göğün pür yüzünde!

Hasan Ateş
Kayıt Tarihi : 30.6.2004 21:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Turhan Toy
    Turhan Toy

    tebrikler çok güzel bir şiir olmuş selamlar
    Turhan Toy

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hasan Ateş