ölü gecenin çığlıklarını boğdum
yavru kedilerin mırıltısıyla
şimşeği iki yakamda çakılı karabulutlardan,
eşantiyon sabah…
kırık alyuvarlarıma tiryâki yarasalar gizledim
aynaların mezarlığına gömdüm
serçe parmağımda kalbi seğiren yılları
göğsümde bir parça hançerin gölgeli yüzü
kan çanağı sesin bir çırpıda susuyor
bir çırpıda değişiyordu kentle orman
taşrayla başkent, derviş ile zikir,
şâir ile kalem
parçalanmış ellerimi topluyorum yerden…
incecik yontulmuş parmaklarına kenetliyorum
zaman pıhtılanıyor gözlerimde
içinden iniltilerle fışkırmak isteyen
günlere inat
büyük haydutların öldüğü günler
sarkıyor akreplerin zehrinden
ve isyankar itirazlara meyilli tüm oldubittiler
uzattığım güllerin gölgeleri pıhtılanıyor ellerimde
ağzımda bir heyelan tadı dilimde katranlı yollar
kedi mırıltılarında boğduğum ölü gece çığlıkları
gel artık ricatsız sabah; uykularımda bul beni
günlere bulaş şimdi; del pıhtısını düşlerimin
yıprat fışkırırcasına ferah bir rüzgârın dudaklarıyla
şehirleri, gökdelenleri, taşraları, köyleri..
Kayıt Tarihi : 21.6.2022 10:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Nietzsche haklı,sizi acıdan kurtacak iki yol var derken.'hızlı bir ölüm ya da uzun bir sevgi'
Tebrikler, Şair
Saygılarımla...
zamanın durduğu günlerin pıhtısında uzun bir sevgi olması dileğiyle...
Değerli yorumunuzla mutlu oldum...
benden de çokça saygılar, şaire Nilüfer hanım...
TÜM YORUMLAR (2)