gün kırılır can üstüne
“ nemrudi kafalara
İbrahim’i asa gerek
ki habersiz ıslanmasın güller “
Yusuf /
dumanlı havaların kurt düzeni kurbanı
azgın kan kokusu
ve parçalanan yürek
saçılır avuç dolusu feryat
karanlığın kuyusuna
gelir gece resminde duruşlar
şafak kadar temkinli
dünümde yorgun bedenim
günümde seslendikçe çoğalan eller
çıkmazlara bağışlanıyorum hep
dinmiyor ansız ihanetler
bir de eylül / darağacı kurmuş
nafile tükenen ömürlere
ihanet taşıyan kaldırımlarda
yaşam ki
ölüme bağlanan en kısa yol
aydınlığın ayasında kilitlenen
ay doğunca gün kırılır
düşer sisli yıldızların yılgınlığı
anamın feryadı karışır
anın ıssız bağrına
ve sarar gözlerini
yüzümün karanlık yerlerine
vurulu her tebessüme bin mühür
- anam Sin demişti
tenin görünmeSin
kayarken bedeninden
soğuk bakışlar / Sin demişti
Leyla biraz da geceymiş
yıldızların kol gezdiği semada
kim bilirmiş
karanlıkta yedi gözlü mehtabın
iki göze yansıdığını
devran ki arşınla satar yürekleri
kıs kıs ihanet bakışlarıyla
Leyla biraz da sebepmiş
aranmazlıklar çoğaltıyor gölgelerimi
kan uçuşur damarlarımda
üşütür ıssız ellerimi
çare / gel diyince gelir mi
Kaf dağının ardından
Hıra kadar yakınken
Yusuf /
arz-ı kelamın yorumudur düşlerde
çeker yürekten sözü
vehimlerden uzak sema oturuşu
şekillendirir geceyi
kanar ölüm şah damarımdan
şamdanda ki mum gibi
aranmazlıklar çoğalttı gölgelerimi
çıkmazlara bağışlandım hep
söyleyin
sebep ilkin ne vakit düştü
ve nereye...
Kayıt Tarihi : 28.3.2012 20:00:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!