Gün Işığının İntihar Girişimine, Sone

Gün Işığının İntihar Girişimine, Sone

Adı konulamayan,
Ilık bir rüzgârdır ensemi yalar.
Sarhoşluk komasından bir türlü uyanamıyor zaman.
Sihirli flütünü, dudaklarında konuşturuyor anılar.
Bilinmeyen denklemlerin sohbetlerinde, anlamsız kelimelerin cirit oyunu.
Labirentlerde, ipini kopartmıştır çığırtkanlıklar.
Üfürükçülerin avuç içlerinde deste iskambil kâğıtları,
Kamufle etmektedirler, virane olmuş güneşin çekirdeksiz üzüm bağlarını.
Sorgusuz-sualsiz eritiliyor tüm renkler, ihanetin potasında.
Bir damlacık mutluluk kaldı, o da bıçak sırtında.
Ne beklentilerin bitmez kaynağıydı, şimdi yok bir Fatiha okuyan
Bahar heveslerinin mezarı başında.
Çürümüş bulutlar çöküyor, güzelim ufkun omuzlarına.
Elem ve gözyaşının, kaymaklı kadayıf tadı var, gün batımında.
Darmadağın, ne içimde ne de dışımdadır gündüz-gece.
Cevapsızdır, sordukları her bir bilmece.
Ayrılmaz kankaydık, nerelere çekip gitti beraber yaşadığım dün.
Durun-gitmeyin diye haykıracağım ama kime.
Zaten, ters ters bakıp duruyor hüzün.
Anlamsızlıkların giyotini, acımasızca ha indi ha inecek.
Beni yaşatan duygularım;
Bedenimde mi yoksa kellem lemi yuvarlanıp gidecek.
Gecelerin, emsalsiz küheylanı yalnızlıktır, bana musallat.
Eyvah, yarınların emanet bıraktığı saf umutlar,
Kararmış tahta masaların altına saklanırken,
Yaşamın nefeslerinde başlar, anlaşılamayan ricat…

Dursun Tombul
Kayıt Tarihi : 5.2.2012 20:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


5 Şubat 2012 tarihli 10.Şiir Kitabımda.....

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Dursun Tombul