Yaşamın ikinci yarısındaki nefes alma zamanlarımın sana doğru düşlerle farklı bir of çekiş bu.
Ruhumun çoğunluklu bölümünden eksilen huzur ve mutluluklar sonrasında koyu bir ruhsal direnişle var olma duygularıma hükmetme çabalarındaki vazgeçişlerimdi çoğu zaman öne çıkan.
Kendi özgüvenimle çatışmamdan ziyade gerçeklerin kabullenişiydi bugüne değin alınan kısık nefesler.
Yıllarca içinde saklamaya çalıştığım gizli düşler kurarak an zamanlarımın çoğunda kendi kendime ona söylenmek, gizliden imkansız olduğuna inandığım sevme hislerinde ön duvarları aşarak çoğunda fotoğrafı ile konuşurken, ona, sevmeye dair kaybedilmiş zamanları anlatırken gözlerimi, mırıldanmasını beklediğim dudaklarını ezberlercesine gizliden öte iç çekiş kelimeleri ile konuşurken, gözlerine, sadece beklediğim hareket haline gelecek dudağından bir ses beklentim sanki yıllarını içine alan zaman sonuymuş gibi sevme kelimesinin derinliğinden seslenmek istiyordum.
Mırıldanırcasına bari sen de benim düşüncelerimden birini anlat bana, derken, yılların uysallığı ile sen de benim gibi bana “gül” demeye çalışırken, sanki geçmiş yıllar, gelecek yıllarla el tutuşuyordu.
Bir kalan ömrümün gülüşlerimi anlatmıştım kendi kendime, ona sadece “yek bana veya tek bana gülümse” demek istiyordum bu zorlu yaşamda, bana hibe edilmiş bir gülümsemen, sadece bana hak edilen.
Yılları yıllara ekledim onun gülümsemesinin yakınlığında olabilmem için.
Sadece bana ait bir gülüşü olmasını istediğim, sadece ben hissetmeliyim ömrüme adanmış zamanlara sürecek.
Şafağa bakmalıydık birlikte dinlediğimiz müziğin eşliğinde güneşin ilk ışıkları omuzlarımıza düşmeliydi, derinden gelecek bir omuz ısınması hislerinin ta derinlerinden yükselerek parmak uçlarımda tanımalıydım.
Yıllara yaslanmış bir bekleyişti bu çok eskilerde tarif edilen ilk sevdim kelimesine sığan anlam ile gelişigüzel düşünceler dışında kendi kendine değerlendiren sevgi bağı bakışıydı bu titreyen yüreğimin özlemlerini haykıran ben de bu titreyen yüreğimin özlemlerini haykıran.
Ben de sevdim gözlerini derken, geliyorum sen diye gözlerinin en yakınına.
Gözlerinin içiydi gözlerimin içine konuşan.
Sevmenin sınırsız tutuşuydu o an gözlerindeki parıltıyı.
Sevmek sınırsız bir bakışa aktarılıyordu.
Aslında geç kalınmış zamanların avuç içleri ile tutulmasıydı belki de sevme duyusunun harekete geçmesi.
Belki de gece yarılarından sonraki şafağı tutma zamanlarıydı yaşamıma dahil olan.
Aslında senin yalnızlığın benim kalabalıklığımdı, gün doğumundan gün batımına.
Kendime özgüydü nefes aldığı zamanlar, oysa bağlıydı yaşamın tüm dirençlerine karşı koymaya.
Gelecek geçmişten iyi olmalı ki yaşamın değişikliği ortaya çıksın.
Seni sevmekti tüm bu girdaplarda var olmamı sağlayan.
(Gün Güzeli içindi bu düş kurmalar)
Kayıt Tarihi : 9.6.2020 13:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ben de sevdim gözlerini derken, geliyorum sen diye gözlerinin en yakınına. Gözlerinin içiydi gözlerimin içine konuşan. Sevmenin sınırsız tutuşuydu o an gözlerindeki parıltıyı. Sevmek sınırsız bir bakışa aktarılıyordu. Aslında geç kalınmış zamanların avuç içleri ile tutulmasıydı belki de sevme duyusunun harekete geçmesi.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!