Gün gelir de,
Sevmeyi bilen bu gönül yaşlanır,
Azalır sevdalı gözlerin feri,
Dostunu düşmanını ayırd edemez,
Uzağı da yakını da göremez.
Dünyaya meydan okuyan bu yürek,
Bu bedeni taşıyamaz.
Bülbül gibi şakıyan bu dil lal olur,
Tükenir nefes, rahat ve derin alıp veremez.
Ağarır kömür gibi saçlar,
Dökülür mercan gibi dişler,
Elinde tarak aynanın karşısına geçemez.
Aval aval bakar sadece sus pus olur.
Takılır gözler boşluğa sık sık,
Gelenin gidenin olmaz,
Hal ve ahvalin nedir nasıldır soranın bulunmaz.
Gün gelir de,
Baş ucunda yasini şerifler okunur,
Pamuk ile dudakların ıslatılır,
Acınak bir durumda hayatın tatlılığı anlaşılır,
Azrail emanat canı bedeninden almayı beklerken,
Dostlar ağırlaşan dilinle şehadet getirtmeye uğraşırlar,
Suyun kaynatılr kefenin biçilir,
Son vazifeler yapılır, kimisi acı acı ağlar,
Kimisi ise bir an önce mirasın hesabını yapar,
Kimisi de bıyık altından sinsice güler,
Ele ayağa düşmemek için dualar edilir,
Deriler çekilir kurumuş toprak gibi kurur,
Sabırsızlıkla ölüm anı beklenir,
Yakınların hummalı telaşları gözlenir,
Ve neticede her şey geride bırakılarak bu fani dünya terk edilir.
10/06/2006
Kayıt Tarihi : 2.3.2006 11:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!