Ortalık toz duman.
Ekinoksu da uğurladık.
Değişen ne? Kuzey yarımkürenin gün ışığından yararlandığı sürenin uzamasından başka değişen ne?
Orijinal beddualar ezberledik kutsal kitaplarda rastlanmayan türden.
Ve bir yeni yıl daha geçip gitti ardına bakmadan.
Aşkın dikenli yollarında ilerliyoruz.
Yara bere içindeyiz.
'Ne içindeyiz zamanın/ Ne de büsbütün dışında/ Yekpare geniş bir anın/ Parçalanmaz akışında.'
Şükür Allaha.
Sitem dostlara ve Yusuf yüzlülere.
Satın alma gücümüzün azalmasından ötürü piyasalara verdiğimiz rahatsızlık nedeniyle birilerinden özür dilemeye hiç niyetimiz yok
Vakti zamanında olurdu böyle şeyler, artık yok öyle.
Bilincimizi cilaladık.
Abdestimizi tazeledik. Buyurun cenaze namazına.
Ruhumuzun dehlizlerinde kopan fırtınalardır bizi aynalardan korkar hale getiren.
Amca bana şeker alır mısın?
Bombalar gene yakın düştü be oğul. Barakayı dağın eteğinden yukarılara taşımanın zamanıdır.
Hiç kimse zannından ötürü kurşunlanmazken, yüreklerde mavi boyalı kurşun kalem.
Muhkem ve müstahkem granit kapılı kurşundan kale.
Bugün yeni bir şey yok hayatımda.
Yeni bir sözcük, yeni bir ses, yeni bir yüz.
Hayatım şark cephesini andırıyor.
Sıradan şeyler yaptım gün boyu.
Ellerim arkada yürüdüm.
Ellerim cebimde yürüdüm. Görenlerde birden aklıma çok önemli bir şey gelmiş hissi uyandıran bir duruşla durdum yol ortasında.
Sonra yürüdüm 34 yıllık standardımla.
Kuşlara baktım.
Evlere, evlerin duvarlarına, boyalarına baktım.
Evlerin içini hayal ettim.
Utandım sonra.
Zeytine and içtim.
Sofralardaki yokluk melodilerine konservatif sözler yazdım.
Şehrin bütün sokaklarını bildim.
Plakalar ezberledim. 25 Erzurum. 16 Bursa. 38 Kayseri. 21 Diyarbakır.
İnsanların yüzlerindeki derin kederin nedenlerine dair tahminler yürüttüm.
Hiçbirini tutturamadığımı bildim.
Hain hain güldüm. Polis var mı diye etrafımı kolaçan ettim.
Yokluğuna şükrettim.
Varlığına hamd ettim ezeli ve ebedi ve kadim olanın.
Yanımdan geçen çocukların ayakkabılarına bakarken babamı düşünerek hüzünlendim. Babamın iktisadi nasihatlerinden çağcıl dersler çıkardım.
Yıldım.
Yüreğim içimde ağır.
Beynim kahpeliklere duyarlı.
Bugün yine yaralı, yalnız, günahkar.
Bugün yine halime şükrederim.
Ben zamansız esen rügardan bile huylanırım.
Hafif paranoyak dururum hayata karşı.
Günümü gün edemem.
Ölüme yatarım.
Akşamın hayrına inanırım.
İnadım inat.
Düz anlatım şiir tarzına yakın yazarım.
Bugün farkı yok caddelerin birbirinden.
İnsanların, kedilerin, otobüslerin, minarelerin.
Yollar beni tanır.
Allah bilir ya bu yollar benim gibi günahkar ağırlamamıştır.
Nasıl kaymaz ayağımın altından asfalt?
Nasıl düşmem bir çukura?
Göğe nasıl bakarım? Çocukların yüzüne, kuşların kanadına, çeşmeden akan suya, yol seviyesindeki boynu bükük kitaplara, saksıdaki begonyaya, haritalardaki kalın ve düz çizgilere nasıl bakarım?
Sırrımı açsam ve kalkıp gitsem sonra.
Yorgun bir gün bıraksam insanlara.
Yorgun ve pişman.
Ağarmış saçlara imrendiğim çocukluk günlerimi satıyorum artık.
Bugün niye böyleyim?
Yol veriyorum size insanlar.
Bugün böyleyim.
Yol verip gidiyorum.
Hüznümü yumuşattım, gam kıvamında, keder tadında buruk bir acı ektim yüreğime.
Öleceksiniz! Öleceksiniz!
Çünkü hepiniz birer böceksiniz!
Öleceğiz! Öleceğiz!
Çünkü hepimiz birer böceğiz!
Siz sakın korkmayın insanlar.
Siz zaten tepeden tırnağa insansınız.
Siz, siz sakın korkmayın.
Bugün iyi davranamadım size belki.
İyilik dileyemedim tanrılarınızdan size.
İbadetlerinizi tartamadım.
Bugün iyi değilim.
Bugün bir hal var bende.
Allaha ve Resulüne iman edin!
Sabredin!
Gününüz aydın, ocağınız bereketli olsun.
Kayıt Tarihi : 17.6.2007 13:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!