AŞKın koruna düş’tün. Kavrulmuş özlemlerime bekleyişin soğuk şelalesi akardı yüreğime.
-Sen yanım d/ev kazan… Gidiş sana çok yakışmış olmalı. Kırışık yalnızlıklarının yılanları kavuşma kirpimden korkmuyor.
-İflah olmaz,aşkına iflas etmez bir halin Ali’siyim. Zülfikarım yok. Zülfü yare dokunanım yok.
-Hafız değilim; yalnız senin hafızanın hafızıyım, yalnız senin sevmenin vaiziyim.
-Divane divane divan yazıyorum. Aruzum arzularımı tümler.
Senden geçmiş bir geçmişin bentlerine akar sevdam. Dize dize dolar barajım.
-Bomboş aynalarda taranan melekler bu aşkın cennetine hakketmek için arzuların şeytanlığını bırakmalısın.
-Bir sevgili ile melek arasında elek vardır.Eler durur duruşu. Eler durur sevişi. Eler durur içtenliği, ilgiyi, güveni.
-Bir kadının eleği güvendir, ilgidir, içtenliktir,tutkudur, sürprizlerdir.
-Dön bak aynaya. Dön bak neden çerçevesi kırık ve çürük. Vicdani çürüklük görüntüne yansımış olmasın mı?
-Ayrılık kendi ılığını imiğime kadar sindirdi.Bu yüzden içten içten eriyorum.
-B/ağrımdaki volkan can kırıklarıma yanışlarını sunar. Kül yapar gülün. Gözyaşlarınla sönmeyen yangının uzak aynasıyım.
-Seni gördüm hala aşktın, hala aşktan zeyler ekliyordun meylime.
Yüreğimin med cezirlerinde sönmeyen ışıltın beni sana tümlerdi Dilnaz.
-Dilsiz haykırışların karakışını yaşayan aşina bülbül değilim.
-Çığlıkları aşk çölünde duyulan pencerene konan serçeyim. Yalnız
Senin pencerine konar, yalnız senin teninin baykuşluğunu yaparım.
-Senin istemediğin aşk çağının ç/ağ değiştiren muhaciriyim.Geliyorum sana dairleri yazmak için.
İçimdeki aç köpekler onca güzel arasında dolaşırken ,onca güzelin tensel ziyafeti beni Yusuf kılarken sen Züleyha değildin …
- Koşuşuşumu ve üşüşüşümü görmedi helal halin. Onca kuyuya atıldım, onca güzel naz ipiyle beni oradan çıkarırken senin k/ervanın yoktu. Sen Yakup’un da kızı değildin.
Üstüz bir geleceği giymiştin. Ütüsüz huzurların salıncağında büyüyemeyen yapayalnızlığın Meryem’iydin. Üstelik bir İsa doğuracak kadar kutsi bir yüreğin yoktu. Acılarınla, amaçlarını güdüyordun.
Dahası benden gidişini temizleyen aşk sokaklarının ç/öpçüsüydün.
- Aramızdan birisi aramız değildi işte. Arayışımızın birisiydik. Birbirimizi unutmanın mandalını kırmıştık. Yenilenmiş ama ıslak, ama eskilerimize kırışık aşk gömleğimizi asamıyorduk.
-Dahası bize asılanlardan olmalı ki ol vaki yalnızlığımız diz boyu, söz boyu, aşk boyu devam ediyordu.
- Şaşkınlaşarak bambaşkalaşmıştık bir kere. İki kere iki biz etmiyordu. Yeni bir işlemi kaldıracak yüreğimiz vardı belki; ama içsel oyunlarımızın tilkisi başka kümeslerin aç gözlülüğünü sunuyordu.
-İnsan olduğumuzu, birbirimizi çok sevdiğimizi unutmuştuk.
Şimdi anladık ki hem insan hem seveniz.
-O/nursuzluk gelecek olamazdı. Biz onurun aynasal duruşuyduk.
-Şimdi söyle bana hangi yüreğin yapmacık oyunları seni mutlu kılar. Hangi aşk oyunun ebesi olarak sobelenip yeniden acılı bir yalnızlık ebesi oldun. Huzursuzluğunun nedenlerini anlayamadın mı?
Gün/ahlarım tedavülden kalktı. Henüz duymadın mı yar…
...
Hayrettin TaylanKayıt Tarihi : 2.5.2011 21:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!