Ahh! İstanbul.
Gün; soğukluğun verdiği titremelerde anlaşılıyordu.Karanlık hakimiyetini kaybediyor yerini tan yerinin ağarması izleniyordu.Bir seher vakti…Bir sabahın başlangıcı..Kelimelerin dahi üşüdüğü ve üşüyüşünde kendinden geçtiği bir vakt-i ömürdü bu sabah,Duyduklarım; İstanbul semalarının deruni inleyen sancıları,titremeleri ise bedeninin “Yeterrrr! ” deyip ruhunun aşikare duyulan hıçkırıklarıydı.
Adımlarım sıralanırken ard arda istemsizce geriye çekiliyor,içimin ürperişinde kendimden geçiyorum.Ne kaldırımlarda uzanmış,uyumaya çalışan siyah bir köpeğe aldırış ediyorum ne de deli deli esen rüzgarın engellemelerine. Bir ben varım karanlıktan kurtulan sokaklarda bir de ayakkabımın çıkardığı yankılar. Sesleri; her bir evin duvarlarına çarpıyor, üşüyen sinemin üstüne vuruyor, nefessiz kalıyordum.Çok geçmeden sesler çoğalıyor hazin kalbim kalabalıklar içinde şen görünüyordu. Ve uzayıp giden bir gün…
Uzaklarda bakakaldığım manzaraların aksine biraz daha garip hissediyorum kendimi.Bazen şevke getirmek için çılgıncasına neşeleniyor bazen yalnızlığıma gömdüğüm aklımı kurcalıyordum.Öyle bir halet-i ruhuye ki o an, güruh güruh insanları temaşasız geçiyor farkındalığını haykırırcasına hareketlerine alakasız kalıyordum. Sonrasında derin bir irkilme başlardı kulaklarımın duyduğu ölçüde.
Biri hayasızca küfrediyor diğerlerini kahkaha sarıyordu.Erkek-kadınla karışık bu sahneler benim yemyeşil perdelerime yabancıydı.Bir sinema filminin sokak tanıtımı mıydı acaba? Yoksa Avrupa meftunlarının alışık olup bekledikleri bir tiyatro muydu? Bağırmak, bağırmak….Geçiyordu ki içimden onlar karşımda bir orduydu.Sustum, kafa salladım durdum.”Daha söyleniyordum” demeye kalmadı gençlerin o iğrenç yaşam tarzları gözüme batıyordu.”Ahhh! ” çekip “Anlaşılan bu gün geçmeyecek….” Diye mırıldanıyordum.
Otobüse bindiğimde- Karadeniz tabiriyle- gocamanların yaşlarına yakışmayan hallerine tanıktım.Devran dönmüş felek çarkını tersine çevirmişti.Oturanların yaşına yakışmayan olgun davranmalarına mukabil yaşça büyük olanların deli-divanelik yıllarına koşmaya çalışmalarıydı beni hayretlerde boğan.Ne beşerde ki kemale ermenin süruru ne de gençliğin tadına doyulmayan o anları; ikisi arasında kimliklerinden uzak, muallaklarda ki alemlerindeler.Vicdanların huzursuzluğunda, cemallerin hakiki manada elde edemedikleri gülümsemelere hep pencerelerin arkasından, elim elemlerin özlemleriyle bakmaktalar.latif,Nazif ve nazenin bir bayan yerine arsız,hududsuz, sadakate buldozerler indiren namus tacının zirüzeber olmasıydı.Kalbim midemin bulanması gibi bulanıyor, kendimi o tevahhuş kalabalıkların arasında zor tutuyordum.Başımı dışarıya uzattığım vakit yaşamanın bir daha keyfine varmıştım.Arkasından beni ne bekler…. Tahmin edemiyordum.
Bir kadının çığlıkları inletiyordu o mahşeri caddeyi.Meraklı gözlerin önünde seyirlik bir tiyatro misali oynanıyordu.Genç bir hanımın kocasına seslenişini dinliyordu sessiz güruh.Arkasında sekiz ila on yaşlarında masum bir kız celalli bakan bir oğlanı çekiştiriyor, oğlanı da kadın.Avrupai bir zihniyete mazhar başka bir kadın.Onun marifetine kanmış bir baba. Bağrışmalara aldırmayan o sessiz güruh, olayları heyecanlı,kıpırdamadan izliyordu.Bir ara trafik dahi durmuş o manzaraya şoförlerde katılmıştı.Arkasından bir curcuna bir karmakarışıklık…Bağıran bağırana kaçışan kaçışana. Hemen, o esnada patlayan dört el tabanca sesi. Arka arkaya “Tak,tak,tak ve tak”
Kendimden geçmişliğin, donakalmışlığın ortasında buldum kendimi.kaçmak istedim,beceremedim.Bir hayal alemi bir kabusa benzeyişine muvaffak olan o sahneden çıkamadım.Kendime geldiğimde o vahşetle dolu resmi izlemeye cesaret gösteremedim.Çabuk adımlarımla ters istikamete yürüdüm gittim.
İstanbul şiirlerde güzelmiş,satırlarda taze,hatıraların tozlu sararmış sayfalarında yaşanılasıymış.Bir de benim geride kalan düşlerimde.
Kayıt Tarihi : 5.11.2013 23:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ertuğrul Koç](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/11/05/gun-131.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!