Merhaba gümüş ağaç.
Bugün yine yapayalnızsın.
Kırılmış, incecik kalmış dalların.
Yine yok yanında
Hiçbir zaman göremediğin yaprakların.
Diğer ağaçların saçlarını okşayan
rüzgâr
Senin dallarının arasından
geçip gidiyor...
Şarkısını ancak uzaktan dinliyorsun.
Serinliğinin ne olduğunu bile bilmiyorsun.
Etrafında çeşit çeşit ağaçlar:
Uzun, kısa, şişman, zayıf...
Az yapraklılar
çok yapraklılar
Baharın gelişini kutluyorlar.
Ama sen!
Yaz kış gümüş renginde kalan sen
Öylece duruyorsun
Kalabalığın içinde yapayalnız
sessiz ve
kimsesiz.
Belki hiç açmayan çiçellerini özlüyorsun.
Belki vefasız yapraklarını.
Kimbilir nasıl özeniyorsun diğer ağaçlara?
Onların çiçekleri yaprakları
Sonbaharda terk etseler bile onları
İlkbaharda geri geliyorlar
Söylenirken göçmen kuşların şarkıları.
Yuvalar yapıyorlar yapraklarının arasına
Yavru kuşların sesleri duyuluyor.
Anneleri yemek yediriyor onlara.
Ama sen
Sadece izliyorsun gümüş ağaç.
Sana hiçkimse sığınmıyor.
Biliyorlar ki saklanamazlar
çırılçıplak dallarında.
Biliyorlar ki üşür o minicik yavrular.
ve diyorlar ki:
'O kendini ısıtamıyor,
hep kış renginde.
Baharı bilmez o.
Yazı bilmez.
O hep üşür.
Bizi de üşütür.'
Ama gümüş ağaç
Göremiyorlar onlar
senin sıcacık yüreğini
Ve bilmiyorlar
hiçbir zaman senin gibi
bir ağaç daha göremeyeceklerini.
Ve ben yıllar sonra bir gün
öğreniyorum ki seni
Kesmişler!
Ayırmışlar kara toprağından!
Gümüş Ağaç!
gümüş ağaç
Ağlama.
Lütfen ağlama!
Kayıt Tarihi : 19.4.2006 23:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!