(kör oldu kuyu. alındı gözlerim.
gitmek dedin. yelkenlerin vardı.
kaburgalarımı istedin... ödünç
dedin. sadece ödünç...)
zaten ödünçtür yaşamak
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Devamını Oku
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Eski günlere dönüp cevabını aldığınız yorumları yukarı taşıdığınızı tesadüfen gördüm. Gerekirse her zaman hazırız daha iyi cevaplar vermeye. Bildiririz Nadir Bey...
(Aşağıdaki yorum, dikkatinden kaçmayan dost şairlerin bazı klavye ve küçük imla hatlarına uyarıları nedeniyle, içeriğine dokunmaksızın silinip, düzeltilerek tekrar bu şiir altına yüklenmiştir).
Hep sona kalmasın. Bu sefer, şaire, şiirine ve şiiri seçenlere saygı ile başlayalım.
Mutlaka onlarca, tonlarca yazılmış olmalı. Bir kere de benden olsun hatırlatma; şiire ‘eleştiri’ ‘eleştirmen’ tarafından yapılır. Her şair eleştirmen değildir/olamaz. Her eleştirmen ise şiir yazması, şair olması gerekmez.
Bu nedenle şiirin bu bazlarda ‘eleştirilmesinde’ sözü kimseye bırakmayan sözüm ona, günlük bu sayfaya işine gider gibi uğramadan edemeyen, ‘üstatlara’ bırakalım.
Sayın sözümü dokundurduğum siz aşağıda ki ve biraz sonra uğrayacak üstatlar, biraz da ‘yorum’ yapınız.
Size şiir ‘bir okuyucu olarak’ hangi hissi/duyguyu veriyor ona değininiz. Diyeceğim ama herkes kendisinden sorumlu nihayetinde.. Benimki bir gözlem..öyle görün lütfen.
Yine bilinir ki, örnek Japonya’da bir kişiye yılda yanamıyorsam 70 kitap düşüyorken bu bizde 1 YILDA 70 kişiye bir kitap düşmektedir. Siz şu arada ki uçuruma bakın.
Bunları vurgulamamın, bu şiir açısından da, sebebi var tabii. Meraklanmayın, oraya şimdi geleceğim.
Hele ki bizim yurdumuzda/halkımız nazarında 'sanatın insan için' olması gerektiğine inanlardan biriyim. Somut verilere baktığımızda “sanat, sanat içindir” diyenleri hep şuna benzetirim.. Erkeklik güzelliğinde ki bir yarışmaya katılma azminde olanın tüm gücünü hedefini şöyle beli ince, af buyurunuz kıçı minnacık, omuzları/göksü geniş Rambo tipli bir adam yaratmaya/olmaya çalışmak gibi...
Bir erkek düşünün sağlıklı beslenmesi, zihin sağduyulu/sağlıklı bedeniyle düşünce davranışının ahenkliği, sevecen ve centilmen olması; açık ve sosyal, kimi zaaflarının olduğu ve kimi zaman kızması, yalnız kalması, doğayla buluşması ama daha çok insanlarla birlikte sürdürülen bir yaşam..
'Sanat insan içindir' bir örnek sununuz demeye, kendim bu paralelliği görürüm.
Bayanları unutmazsak, 'sanat, sanat içindiri' savunanı manken olma hedefini yönelmek, ya da bir ‘barbi’ bebek gibi olma hayali diyebiliriz. “Sanat insan içindir' diyen bayan ise:..(artık bunu böyle gören bir bayan canlı örnek versin daha sağlıklı olur’:))
_____
(Burada şunu özellikle vurgulamak isterim sanatı cinsiyete ayırma gibi bir niyetim yok, sadece konu bazında sunulacak onlarca somut birer noktaya örnek sunuyorum!)______
Nereye varmak istiyorum, edebiyat ve sanatta geniş anlamda Türkiye’miz boyutuna ve kendimize gerçekçi olmalıyız.
Kavramları basite indirmeliyiz. Sanat yalın ve anlaşılır olmalı halk nazarında..halkı bu alanda eğitmeli, uyandırmalı, bilinçlendirmeli toplum yaşamında diyorum..
75 milyonluk bir ülke de sanat/edebiyatın (içerik olarak) S ile E siniden haberi olmayan bir halka siz burada şiiri şair için yazarsanız, halkın anlamadığı imgelerle ve anlaşılmayan kavramlarla ve içsel patlamaları/arzuları, aşkaları bir bilmeceye, çelişkiler çarpışmasına döker sunarsanız..Alın Osman beyi Vurun Hakkı Selçuk beye ya da Naci beye/Yasarfan/Naime/Filiz hanımlara..
Sanat ve edebiyatta dansçılar, mankenler, artistler ve şairler, romancılar bir de köşe yazarlarımızla vs..diyelim ki nüfusu yüz bini bulanlarla (bunların ne olduğunu anlayanlarla) çobanlar olarak, milyonlarca koyun güdüyoruz..
Rambolar ve barbiler sanatta sanat için savaşım verenler gazanız mübarek ola…
Bakalım, halkın genel çoğunluk olarak sanat ve edebiyat içeriğini yakalamadan, bilinçli özümsemeye geçip ilgi duymadan, sanatı sanat için üretiminiz ne zaman hak ettiği değeri bulacak! Bence, sanıyorum, Türkiye hariç herkes uzaya göçtüğünde!
Günün şiiri, ne denli yüksek duygu, şiirsel akım, anlam, imge ve ifadelerle koşuyor/coşuyor olsa da…evet sade bir halktan okuyucu olarak, vurgulanan noktalar bakımından, ne desem ki...nokta ..nokta..nokta..
Söyler misiniz? Hangi ozanımız ama gerçek halk ozanımızın eseri, sanatı, şiiri halk nazarında anlaşılmamaktadır…?
Siz şuraya bakın:
(kör oldu kuyu. alındı gözlerim.
gitmek dedin. yelkenlerin vardı.
kaburgalarımı istedin... ödünç
dedin. sadece ödünç...)…
Hadi şiirde neyse. Siz yazım dili olarak parantez için bu kirletmeye nasıl cesaret edebiliyorsunuz yazım dilinize? Nerede bunun imlaları?
Ayrıca, şiirini şaire, ‘ibo’ya’, Sezene, Yusuf’a, Orhan’a, Erdoğan’a vs yazan (ya da o bilinçsizlikle şiir kaleme alan) ve bunlardan yoksun eleştirmen edasıyla da yükseklerde uçan katkılarınız için sağ olunuz. Kabul buyurularsa Antolojinin aktif üyelerinden biri olarak onun adına da size minnettarım..
Saygılarla…
'ülkem biraz daha esmerleşiyor'
ne desem, az gelir...
sevgili şair;anlayacağın ben de aynı dertten muzdaribim!...
kutluyorum saygı ve sevgiyle...
6. bent ile yalnızca kendi kıyısında eskimek
Çok vurucu satırlar ben bir şey eklicem öğretmenimden öğrendim aşk bazan ödünç bile değil bir fırttır saygı ve sevgilerimle
6. bent ile yalnızca kendi kıyısında eskimek
Çok vurucu satırlar ben bir şey eklicem öğretmenimden öğrendim aşk bazan ödünç bile değil bir fırttır saygı ve sevgilerimle
bütün denizleri terkeden gemilerin
zaten ödünçtür yaşamak
aşk için damarlarımızı terkedebilir kan ve kırmızı
karaya oturmuş kaburgası gibidir aşk
yalnızca kendi kıyısında eskir
aşk da ödünçtür aslında
...
kutluyorum
şiirin şairini
saygılar
Sayın Nadir,
Sayın Bekar, sizin imla hatalarınızı değerlendirmesinde haklı: yorumlarınızda hatalarınız var: Bugün ki bir yorumunuzda, göğsü yerine (göksü) demişsiniz. Bu hata kesinlikle klavye hatası olamaz; neden: yumuşak g ile k arasında kilometrelerce mesafe var... İşin şakası bir yana Türkçeyi güzel ve doğru kullanırsanız yanınızda olurum.
Saygılarımla.
sevmeyi kahanet saydığım günlerim
sevmeyi kahanet saydığım günlere
Klavye hatası iki dizede de olmaz. Hata şairindir. Bilmemek ayıp değil. Kabul edip, düzeltmeli.
Seçenlerin de dikkatinden kaçmış.
Mutluluklar...
Onur BİLGE
Özelime gelen ve aydın şair dayarlılığı ile aşağıdaki yorumuma şu eki yerinde görüyorum.
Özü itibariyle, kullandığım isimler geneli yansıtır içeriklidir.
Ahmet/Mehmet, Ayşe/Fatma gibi... Evet, belki bu isimleri kullanmak ya da somut olarak kişiyi belirtmek en doğru olan ve sağlıklısıdır inancındayım.
Kimsenin ismiyle uğraşmadığımı, üslup/içerik ve görüşlerin beni ilgilendirdiğini iletiyor bu konuda duyarlı arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Saygıyla..
Sayın Uşaklıgil (Cemil bey), haklısınız. Doğru ve şair dostluğunda bir düzetme. Kabul ediyor, teşekkürlerimi iletiyorum…
Saygıyla..
Bu şiir ile ilgili 23 tane yorum bulunmakta