garipçeyim bir haylidir
nisana ayarlamıştım saatin alarmını
sen geçerken Sareban
sevinecekti taze bahar
bitimsiz aşkların mevsimi
sonra birden kirli görünmeye başladı
gözlerime her yer
hangi ara doldurdu tozları yuvamıza
bu zalim rüzgar
oysa sımsıkı kapalıydı perdeler pencereler
ah Sareban
ben sandığın kadar güçlü olmayan
bir gülüş kadınıyım
sesimin altına çullandı bir siyah defin
yivli bulutlar çakıyordu gözlerinde
közüyle yuttum kahkahalarımı
yine yazıp okuyacağım
başım çatlayasıya hüzünlü şiirleri
bir piyano zerafetinde
telvemsi b'ağlantılar tutunacak kirpiğime
izine rastladığımda onun
şekeri eksik bir fincan kahvede
haramzade uykularım gecelerin yoldaşı
arabesk diyecek yine sergüzeştime
şahittir kavrukluğumun aşikarlığına
yurtsuz sabahlarımın arzı
zemine çakılıp kalmış hırçın bir nehir gibi kalbim
albenisini kaybetmiş mavicil bir ay düştü üzerime
söyle ona Sareban söyle
durmadan duraksamadan yirmi dört saat sevdalanmak bize farzdı
aramıza örülen buzdan duvarların
tek başıma ben taşımadım tuğlalarını....
gördün mü Sareban
nasıl da donarmış
ebruli çiçeklerin renkleri
ve nasıl da sararırmış yaprakları
ben üzülmüyorum sen de üzülme
.
.
.
üzülme e mi...
EbRuAsya//
Ebru AsyaKayıt Tarihi : 6.1.2021 14:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.