taştan betondan şekillenmiş bedenler
gülen insanların buzdan yapılmış
heykelleri ile dolu dünya vitrini
sahibini güldüren oyuncaklar gibi
denizin uzak kıyısında kayaların yüzüne çarpan
virane kalbim kırık bir dal parçası sanki
dünya, insanın kendinden kaçtığı yer
kalbe doğru dik yamaçlarda durup dinlendiği
kaçış olmamalı bu yokuşları tırmanmak
sessizliği yenmek belki
insan en çok iç denizindeki
sessizlik çağlayanında biriken
susmalarda çoğalıyor..
gülüp geçmeli
bu yalnızlık BEN'im
bu BEN'im yalnızlığım..
ne gözlerim göz
ne ellerim el
ne de kalbim
kalp
taş mı kesildin bıçağı keskinleştirmeye çalışan
ismailin başında
şehzadebaşının ıslak
çimenleri üzerinde en son
bıraktığın bakışının yanında
kum fırtınaları arasından kayan yağmurun
bulutları öpmesi gibi
sırılsıklam sarılmanı sevdim
veda edip giderken
suya havaya ve toprağa düşen cemreyi sevdim
üçüncü kez toğrağa düştü
buzdan heykelleri eriten cemre
üçüncü kez toğrağa düştü
gülüp geçtim dünyaya
gökkuşağı renklerinden tanıdım seni
kaya çatlağında bitmiş bir çiçek
dağlara bezenmiş kırmızı bir gül
gibi sevdim
gülüp geçerek dünyaya
Şakir Kurtulmuş
Kayıt Tarihi : 25.12.2020 14:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!