Sonuna kadar beklemek gerekli
Sonbaharların makus talihini.
Yaprak dökümünün son bulmasını
Ve de hoyrat rüzgarların dinmesini.
Özlemle beklenir tan yerinin ağarması
kurbağaların, cırcır böceklerinin susması,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Ha çiçek ha insan zaman içinde kader talih diyoruz ve renkten renge giriyoruz,son baharı yazın ortasında yaşıyoruz, yüz hatlarımız hız ile parselleniyor her yeni yol cadde sokaklara bölünüyor gece kondular bile artık gündüz konuyor şemalimize sonuna kadar beklemeye mecalimiz olur mu olmaz mı bilmiyorum ama bildiğim tek şey son yakın bu son kimin sonu yaşayıp göreceğiz galiba hoyrat rüzgarın dinmesini bekleyeceğiz
Kemal bey amca emeğine saygı ve hürmeten ellerinden öperim sıhhat ve afiyetle hayırlı son baharlar dilerim.
ilgiyle okudum..tebrik ve sevgiler üstat..
Tüm güzelliklerin solup gidişi ve yeniden canlanışı mevsimlerin döngüsü kavramı ile ölümü ve yeniden dirilişi anımsattı bana yüzeysel bakmamak lazım bu aslında çok derin anlamlarla okunacak ve üzerinde tefekkkür edilecek bir şiir ben böyle anlıyorum teşekkürler üstat:)
Gülün rengini görmek, kokusunu içine çekmek ya da beklediğin, umut ettiğin güzelliklere kavuşmak, yaşamak için beklemek-sabretmek gerek diyor sayın şairimiz ama nereye kadar. Sabrın sonu selamettir ama o selamete erenler, sabır taşı çatlamayanlardır.
Güzel çalışmanızı kutluyorum sayın Kemal Polat...
Yüküm Sevdamdır
Seni
Ne zamandan beri düşünüyorum
Nasılda geçmiş zaman
Gece mi olmuş yoksa
Yoksa güneşmi tutulmuş
Ay yüzlü
Yüzün ne kadar da aydınlık.
Hele hele gözlerin
Bir fincan kahve
Bir tas şarap
Yudum.yudum.yudumlasam
Saf sular gibi
Seni düşünüyorum
Saçların tel tel
Efil efil ıgralandıkca
Bir çıglık,bir telaş
Bir fırtına kopar içimde ki
Sen,sen kıpırdadıkca
Korkusuz,cesur saf tutmuş
Yağmur bulutu gibi pak
Bu gece düşlerime hadi gel..
Hadi gel gelde bir bak.
Ben sevdamı dagların
Hoyrat rüzgarlarına yazdım
Deseler ki aşk ne
Deseler ki sevda ne
Haykırırım son nefesimle
Aşk sensin Sevda sensin
Yemin ederim ki
Tüm kutsal kitaplar adına,
Yemin ederim ki
Asi çatık kaşlara
Sen aşkın,ta kendisisin
Şimdi ben
Yaslandığın dağ gibi yalnız
Yürüdüğün yol gibi tozlu
Susturdugun çocuk gibi öksüzüm
Ve ben seni düşünüyorum
Nerde nasıl diye sorma
Salim Erben
Pastoral şiirle Lirik şiir birleşimi olmuş.. Bahçenin canlanmasını görmüş kadar olduk. Gülün kokusunu da duymamak elde değil.. Saygılarımla..
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta