Ne zaman akşam olsa eski bir mektep türküsü
Çocuksu bir sevdanın öyküsü
Gelip hüznünü döker yorgun yüreğim üstüne
Eylül rüzgarları eser yaralarımda
Ömrüm silik defterinde yıldızlar kayar
Boğazım düğümlenir gözlerim dolar
Sana yazdığım şiirlerin hicranı sinemi dağlar
Ayrılığın rengin hep hüzünlüdür
Hangi anıya sığınsam senden bir hatıra var
Oy gözünü sevdiğim hayat susmak acıtıyor
Başım önüme düşer özlem kapımı çalar
Hangi dağ başı yalnızlığını reva gördün
Hangi uçurum kenarını mekan kıldın
De hele bana hayat
Daha ne kadar kirpik secdesinde akacak gözyaşım
Daha ne kadar sürecek yalnızlık yangınları
Temmuzda kar yağdırırsın gönül şehrime
Ayaz yemiş gül gibiyim solgunlaşır ömrüm
Cemrelerin toprağa düştüğü zamanı geçti
Aşk güllerinin goncaya durduğu vakit erişti
Gülün harına bir kere değmiş yüreğim
Umuda çıkan bir yol bulamadım tükendim
Geriye dönsem ölürüm
De bana hayat ben ki sahrada mecnunum
Ben ki sana çok kırgınım
Bütün türkülerin Leyla’sıyım bütün şarkıların bestesiyim
Özlem yükü ağırdır teselliyi rüyalarda ararım
İçimde mısra’mısra yazılmış yaralı şiirlerim var
Çözülmüyor gönül zincirinin halkaları
Gitti işte bütün umutlarımı yanına alarak
Fırtınalarda boranlarda kaybettim hayallerimi
Yere çaldım kara bahtımı yüreğimle ağladım
İçimdeki kıyamat kopmuş dağılmışım
Zaman defterim kapandı dört mevsimi kışım
Anlamayamadım dolumuyum yoksa boşum
Gamdan dağlarım büyüdü kırıktır gülüşüm
Öylesine yalnızım huzur görmeyen başım
Yürek enkazı altında kaldım ezilmişim
Şimdi söyle bana hayat ayıkmıyım yoksa sarhoşum.
Bilemedim benimle neydi derdin neydi işin.
Al savur yapraklarımı hangi rüzgara istersen
sanki senden çok şey istemişim
Söyle şimdi bana hayat............?
Kayıt Tarihi : 23.11.2024 23:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!