GÜLÜMÜZÜ KURUTMA YAVRUM ( MASAL )
Yetim, öksüz kalmış küçükten Murat,
Babaanne ona asmamış surat,
Demiş ki hep ona mucize yarat
Gülümüzü yeşert, kurutma yavrum.
Bir kaza sonucu çaresiz kalmış,
Oğlu, Gelini de denize dalmış,
Torun okuldayken bu olay olmuş,
Hayattan kendini soğutmaya yavrum.
Çalışan kazanmış fani dünyada,
Gerçeği görenler olmuş rüyada,
Bereketli toprak mevcut burada,
Dikkatini fazla dağıtma yavrum.
Benim yaşayışın sana da umut,
Vasiyetim budur, sözlerini tut,
Geleceği Yaşa, geçmişi unut,
Boş şeylerle beyni avutma yavrum.
Alnının teriyle çalış çabala,
Dallarını buda dibi çapala,
Gülleri mi çoğalt balını yala,
Komşunu, çevreli dağıtma yavrum.
GÜLÜMÜZÜ KURUTMA YAVRUM ( MASAL )
Konuya giriş:
Evvel zaman içinde Çocuklarını ve gelinini çok seven bir anne varmış. Bu evlatlardan güzel bir oğlan çocuğu doğmuş, onun adını da Murat koymuşlar.. Murat'ın anne ve babası limanda çalışıyorlarmış torun Murat hep babaannesine emanet edilince Murat da onun adeta Öz evladı gibi olmuş. Birbirlerini çok sevmişler Murat yavaş yavaş büyüdükçe evin neşesi artıyormuş.
Çocuğuna odaklanan anne ve baba Murat'ın sevdiği oyuncaklarla da çevresini donatıyor muş. Çok sevdiği hayvanlardan ,kedi, köpek, tavşan, civcivleri, kuşları, maymunları, koyun,kuzu, keçileri ve diğer hayvanları arzu ettiği zaman şehrin hayvanat bahçesinde gösterip Murat'ın mutlu olmasını sağlıyorlarmış. Kaldıkları yer 1. Kat Daire olduğu için, evde yeterince büyük olmadığı için evcil Hayvanları besleme imkanları yokmuş. Cumartesi ve pazarı Murat anne ve babası ile yan yana babaannesine de yanlarına alarak çok iyi güllerini gün ediyorlarmış. Kaldıkları ev kira olunca duvarlarına çivi dahi çakamıyor muş . Ev sahipleri kira almaya geldikçe de evin her yerini kontrol ediyormuş .
Melek babaanne kocasını Allah'a Teslim ettikten sonra yöresinden ayrılıp mecburen oğlunun yanında ömür ömür tüketiyormuş . Murat biraz büyümüş dahada güzel olmuş. Ana sınıfına başlamış, okuldan aldığı eğitimle gördüğü oyuncakları babaannesi ile paylaşmaya devam ediyormuş. Bundan da büyük mutluluk duyuyormuş.Yöresinden bazen misafirlerde geliyormuş onlarla da ilgilenip süresini doldurunca da uğurluyormuş. Gelini ve oğlu limanda çalışınca evde yemekleri Melek anne yapıyormuş torunun da istediği gıdaların hepsini temin ediyormuş.
Okulunun ana sınıfı yakın olunca torununun ellerinden tutup okuluna da götürüp getiriyormuş. Öğretmenine çabuk alışan Murat aldığı eğitimle sınıfın gözdesi olmuş. akşam eve geldiğinde anne ve babasına başarılarından söz ediyormuş. Melek annenin şehrine yakın köyünde aslında boş arazi varmış ama sahip çıkıp çalışan olmayınca Mera olarak duruyormuş. Eşi yani kocası Rabbına ulaşınca arazisini ortağa da verememiş, iki katlı müstakil evlerinin de kapısı kilitli içi eşyalı olarak oturuyormuş, bayramdan bayrama kabir ziyareti bahanesiyle çocuklarla birlikte köylerine gidiyorlarmış. Murat şehirde doğduğu için köylerini de çok merak ediyormuş .
Anne babası Şehide kaldığı için pek ısrar edemiyormuş. Bir gün yöresinden Melek hanımın Gülsüm diye arkadaşı hastane kontrolüne gelmiş gelirken de hediye olarak bir saksı içinde Isparta Gül fidanı getirmiş dalında domurcuk açan gülü gören Murat babaannesine- Bu ne? diye sormuş Melek Anne de torununa - Bu bir Isparta gülü dibini sular, çabalarsan güzelce açar, çevresine miski amber kokuyu yani Peygamber kokusu saçar demiş.
Bunu duyan Murat hemen kapının önündeki akan çeşmeden bir kaba su doldurarak Gül fidanının dibine dökmüş ve okuluna gitmiş okul dönüşü geldiğinde de ilk işi saksıdaki tomurcuk güle bakmak olmuş ama o gül tomurcuk halinde kalmamış güzelce aşmış Çünkü: Tomurcuk bir gül 4 saat içinde kıvamında açarmış bu gördüğüm manzara mis kokulu gül Murat'ın çok hoşuna gitmiş. Melek anne de her sene uzayan bir fidanın dalını budayarak başka bir saksıya gömüyormuş.
Oradan da yeni bir gül fidanları açtıkça Murat açan gülleri saymaya başlıyormuş. Birkaç yıl geçtikten sonra gül saksıları çoğalmış balkon büyük olsa da saksılar gül fidanlığına dar gelmiş ama yapacak başka bir şey yokmuş apartman binası önünde betonla kaplı olunca da mecburen onunla yetiniyorlarmış. Melek anne Hacı uğurlamayı çok severmiş, oğlu da limanda hacıların uğurlayacaklarını söyleyince - Beni de götür yavrum demiş. Gülsüm hanım da o gün yanlarındaymış ama onun Hastanede kontrol işi olunca Hacı Uğurlamaya katılamıyor muş. Murat'ı o gün okula bırakınca Gülsüm Hanım hastaneye gitmiş.
Melek annede oğlu ve gelini ile birlikte limana gitmişler Liman içerisinde görevli olunca gelin ve oğlu arabasını yakın yere park edip, hacıların arasında dua ediyormuş annesi de oradaymış. Liman içerisinde patlama ve panik de olunca oğlu ve gelini orada arada kalıp izdihamla ezilip diğer bazı hacı adaylarıyla birlikte hakkına kavuşup şehit olmuşlar. Melek anne o anda biraz mesafeli olunca panikle izdihamdan hafif yaralı olarak kurtulmuş. Ambulans ile yaralılar taşındıkça
Gülsüm hanım muayene olurken gelenlere bakıyormuş.
Kalabalık olunca gelenleri pek tanıyamamış, bir yandan da hastane morguna Şehid olanlar taşınıyormuş. Oradan doğru eve gelmiş, Murat' da okuldan yeni gelince Gülsüm hanıma babaannesini sormuş. O da çocuğun bilmemesi için sen benim kızımla oynaya durun ben size yiyecekler hazırlayayım. Onlar annen ve babanla birlikte birazdan gelirler diye teselli etmiş. Çocukların önüne yiyecek ve oyuncakları koyunca dışarı çıkınca bir baksa ki komşulardan eve gelenlerin olduğun u görünce çok kuşkulanmış.
Komşulardan biri - Sen Melek teyzenin köylüsü sün galiba deyince- O da evet misafir geldim. Hayırdır kötü bir durum mu var deyince? Komşu - Hacıları uğurlarken patlamayı duymuşsundur, o patlamada teyzenin oğlu ve gelini Şehid olmuş, Melek teyzede hastanede yaralıymış arkadaş söyledi demiş. Ben hastaneden yeni geldim fark edemedim, morga gelenlerde sarılı olunca göremedim inanın çok üzüldüm demiş.
Gülsüm Hanım Melek annenin yanına gitmiş hanım arkadaşları da oradaymış .Geçmiş olsun Melek anneciğim Allah acil şifalar versin demiş sarılmış.. Oğlu ve gelinini durumunu bildiği halde Şehid düştü diyememiş. Murat torunu sormuş. Gülsüm hanımda -- Murat okul çıkışı evin anahtarı elinde olunca direk eve gelmiş babaannenin güllerini sulamaya devam etmiş. Bende eve gelince onların karnını doyurdum oyuncakları da önlerine yığdım benim kızla birlikte oynuyorlar onları hiç merek etme demiş.
Senin hastanede olduğunu komşular söylediler bende doğru buraya geldim demiş. Melek anne - Oğlum ve gelinim eve gelmediler mi? patlamada denize mi düştüler yoksa, hemşirelere soruyorum yaralılar listesinde isimleri yok diyorlar. Gülsüm hanım merak etme bende araştırayım sen sağlığına bak demiş. Melek anne - Ben iyiyim izdihamda sıkışınca biraz ağrılarım var, sonuçlara bakınca kırık çıkık olmayınca yarın taburcu ederler beni inşallah oğlum ve gelime bir şey olmamıştır. dese de içindeki kuşku artıyormuş.
Melek anne Gülsüm hanıma sen doğru eve git akşam oluyor çocuklar korkar ben yarın sabah taburcu olunca eve gelirim inşallah Limanda hacı uğurlamasında patlama olduğunda gelini ver oğlu yaşanan panik ve izdiham olayında diğerleriyle birlikte şehit olunca bir anda haber duyulmuş, her yere yayılmış. Melek anne sabah doktor muayenesinden sonra taburcu olur ve yaralılar arasında oğlu ve gelin in arar ama maalesef bulamaz. Şehitler listesinde oğlu ve gelinin isimlerini görünce evlat sevgisiyle içindeki acıyı dışa yansıtmış.
Melek anne şehitlerin isimlerinin tamamı belli olana kadar defin işlemlerinin duracağını anlayınca doğru eve gelmiş. Onun eve gelmesiyle baş sağlığı için taziye ziyaretleri başlamış. Murat Eve dolan misafirlerin şaşkınlığına şaşırmış ama anne ve babasının hakkında şehit düşüp Rabbına kavuştuğunu kimse diyemiyor muş. Murat'ın öğretmenleri eve ziyarete gelince öğrencisine durumu anlatıyor ama onun anlayacağı bir dilde misafirleri de anlamış. Çünkü Murat anne ve babasının Hakka ulaştıktan sonra o Evin erkeği olduğunu hatırlatarak Metin olmasını her canlının bir sonu olduğunu her zorluğa zaman çerçevesinde hazır olup göğüs ger bilmesi gerektiğini söylemiş.
Murat'ın gözleri iki değerli varlığı anne ve babasının şehit olup Rabbına kavuşmasıyla yaşarmış ama Öğretmeninin söylediği gibi evin erkeği görevinin üstlenmesinin de bilincinde olunca babaannesi Melek anneye artık tamamen odaklanmış . Şehirde onları bağlayan bir şey olmayınca kendi köyleri olan Yaka örene yerleşmişler. Bu arada babaannesinin saksılarda yetiştirdiği gülleri birer birer çıkararak evin önündeki bahçeye usule uygun şekilde sıralanmış.
Murat Her okul dönüşü akşama kadar onları sulamaya devam ediyormuş her sene budanan dalları tekrar toprakla buluşturacak evin önündeki mera Gül bahçesine dönüştürülmüş. Murat baba annesin tecrübelerinden istifade ederek topladığı gülleri artırarak değerlendirerek gelir kaynağı oluşturmaya başlamış. Bir yandan da eğitimine devam eden Murat hayvanat bahçesinde izlediği evcil hayvanlardan da uygun olanları da evin bir köşesinde barınak yaparak hevesini gidermeye çalışmış.
Babaanne torununun iyice büyüdüğünün farkına varınca Gülsüm komşusunu kızı Gülümser de serpilince okula gidip geldikçe kaynaştığını hissedince önce söz kesip nişan yapmışlar. Bu arada da Murat'ı Gülsüm'ün kızı Gülümser ile evlendirmiş , evinin üst katında onları yerleştirmiş. Melek babaannenin artık içi rahatmış evladını, gelinini kaybetse de yuvasını koruyacak Murat torunu ve onun eşi Gülümser gelini Varmış. Her sene bahçesini daha da geliştirmişler..
Bölgenin kendisine has ürünleri toplanıp fabrikaya gidiyormuş. Bundan dolayı da Murat Beyin emekleri boşa gitmiyormuş. Isparta da gül üreticileri çoğaldıkça Melek babaanne de torununa bak emeklerin boşa gitmiyor benim gülleri mi kurutma yavrum bunlar peygamberin miski amber kokusu bereketli ürünlerdir. Hastalara şifa kaynağıdır, şehrimizin Türkiye'nin değil dünyanın GÜL bahçesi yapalım yavrum diye torununa gerekli nasihatler vermiş ve haliyle yaşlanan Babaanne de onlara Elinden geldiği kadar yardım yaptığı gibi Gülümser gelininden doğan evladına bakmaya devam etmiş onların evladına artık torunun da torunu olmuş. Çok mutlu olmuşlar hep birlikte sizlere de mutlu olun çocuklar Güllerimizi asla kurut mayalım devamlı yeşertelim inşallah Her sene açan gül fidanlarımız güzel Peygamberimiz miski amber kokusu saçıyor bunları Sizlerde biliyorsunuz sevgilerimle.
7'- 4- 2019
Ispartalı Zeki Çelik İLESAM il temsilcisi,
GBYŞD, Zekice kültür ve sanat evi kurucusu.
Kayıt Tarihi : 7.12.2020 00:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!