Bir yüzük aldım bugün; gümüş bir yüzük… Takarken parmağıma seni kendime nişanladım. Oturdu içime yalnızlığım, ağladım.
Bir yüzük aldım bugün; kalbime seni yazdım. Sen oldu ömrümün adı, ağladım. Varsın diye ağlar mı ki insan? Yoksun desem bir bilsen ne kadar yalan!
Bir yüzük aldım bugün; tek bir yüzük. Ağladım.
Kaderin farklı şehirlerdeki kahramanlarıyız biz. Yalnızlığımız şehirler kadar büyük. Gözyaşlarımız yalnızlığımız kadar acı. Acılarımız “biz” kadar var.
Yalnızlığımıza acılarımız sırdaş; biz birbirimize yabancı… iki farklı şehrin iki farklı yabancısı…
Ama yo, hayır! Yabancı değiliz ki biz. Ezel ebed çizgilerinin birleştiği yerde kesişmedi mi yollarımız? Ayrılmamacasına yazılmadık mı? Emanet etmedik mi kalplerimizi birbirimize? Sevmeyi yakıştırmadık mı kendimize?
Bak! Kaç tane soru ardı ardına… cevapları seni bekleyen…
Ya da sendeki cevapları bekleyen…
Ben o kadar netim ki, baksan doğrularım vurur yüzüne.
Yatağına değil, yalnızlığına uzanıyorsun her gece. Hayır, uzanmıyorsun düşüyorsun; düşerken ağlıyorsun çığlık çığlığa. Kalbin acıyor, kalbin parçalanıyor. Ben parçalanıyorum.
Önce annen geliyor aklına; “annem” deyişin geliyor baban gülümsüyor; ben ağlıyorum.
Annem geliyor aklıma. Sana “kızım” deyişini görüyorum. Gülümsüyorum; tutuyorsun ellerimden!
Bak, artık düşmüyorsun.
Evet meleğim, ben seni yazdım kalbime.
Bitmeyen senfoninin iki kırık notalarıyız biz. İki ses! iz. enstrumantalın akor kısmında savrulup gitmişiz uzayın derinliklerine…
Aynı ama ayrı, farklı ama aynı…
Kayıt Tarihi : 28.8.2009 20:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)