şimdi
ağır bir nöbet sonrası
varlığınla derman bulup
sıcak aşk ateşinde buhranlar geçirirken
dönüşünle sana kavuşup
seni tekrar tekrar yaşamak vardı ya
ateş gibi yanmak
su gibi akmak
hasret gibi dalgalanmak
aşk gibi
acı gibi
en uçlarında fink atmak
şimdi
gecelerini yakıp dünyanın
dolunayı güneşe boyamak vardı ya
yosun yosun kokan ırmaklarında
susuzluktan arınıp
kana sana seni içmek
yangın gibi
kor gibi
kül gibi
atomlarımı parçalayıp
en derinliğinde sana çözülmek
şimdi
denizlerini dalgalarından sakınıp
dağlarını dümdüz edip hasretin
hepsini birden yeşil ovalar yapmak vardı ya
çöllerinde seraplar tüttüren
sam yelini poyrazlara kaptırıp
yağmur yağmur topraklarına yağmak
çimen gibi
yasemin gibi
kardelen gibi
hep suyuna yürüyüp
filizlendikçe buram buram sen kokmak
şimdi
engin gökyüzünde yelken açıp
leylekleri peşim sıra katar edip
her yeni diyarda seni bulmak vardı ya
gökkuşakları döküp bir yanından bir yanına
aşkın yedi vereniyle seni boyamak
kırmızı güllerim
sarı hasretim
mavi ümitlerim
pembe hayallerim gibi seni düşleyip
yeşil gözlerimde hep seni çizmek
şimdi
bir gül olup dalında
bülbül seslerini dinlemek vardı ya
yanaklarımın kırışmasına aldırmadan
doya doya gülmek bir zemheride
hani sevda gibi
dilek gibi
ateş gibi
her yanını sarmak
içtenlikle
sevgiyle
gülümsemek sana
Kayıt Tarihi : 16.4.2007 17:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (3)