Sabahın sessiz, sedasız serzenişlerinde, derinden derine bir yalnızlık sarar bedenimi... Güneş bir isyanın haykırışlarını yüzüne vurmak istercesine, mavi suları altına alır ve aydınlığa ulaşır. Zaten sorarım...! Hangi karanlık kalıcıdır? Hangi yalnızlık bir yok olmaktır...? Bak işte sandal oldum, kendimi aşmaya kürek çekiyorum... Bak işte kuş oldum, zevk ve sefanın özgürlüğüne kanat çırpıyorum...Sen ise karanlık tepelerin ardında, başını kuma gömmeye devam et... Gün doğumlarını umursamadan,karanlıklara batmaya,kendini mahkum et...!
Bak maviyle turuncu bana el sallıyor...Ben ise yitik ve mağrur yüreğimin kıyısından sessizce beklenen ufuklara dalıyorum...Ruhumu öylesine bir huzur kaplıyor k, yaşadığın huzursuzluk bile canımı acıtmıyor...Aldırmıyorum... İnadına yaşamaya, inadına sevdaya,inadına dünyaya, inadına hayata...GÜLÜP GEÇİYORUM...
Düşler ve umutların yan yana olduğu bir gündü…
Siyah beyaz hayallerin ardından kırmızı bütün şiddeti ile kendini gösteriyordu…
Alev gibiydi bakışları gerçekti…
Alabora olmuş bir dünyanın kırmızı denizinde savaşan yorgun ve durgun kahramanlardı…
Kim diye sormayın, onlarda benim, sizin yani herkes gibi, kalabalık bir dünyanın, kırmızı yalnızlığını yaşayan insanlardı…
Türkü tadında ezberlemiştim gözlerinin rengini,
Çığlık çığlık anmıştım bu sevdanın ismini,
Anlayabilmiş değilim ne zikrini ne fikrini,
Ama avuçlarımda sızlar mavi matem gülleri...
Dalyan mısın, dalgam mısın gönlümdeki insafsız?
Karanlık ufukların uzaklığı içimi acıtıyor...
Kürek çekmekten usanmış bededim...
Hani çare denilen güneş nereden doğuyor?
Yoksa aydınlık mı istemez gözlerim?
Sıcak ellerinin yokluğu yüreğimi dağlıyor...
Kapanan kapıların ardından,
Bakakaldı yitik ve mağrur yüreğim...
Düşünüyorum...
Düşündükçe hüzün esiyor koynuma...
ÖZLÜYORUM...
Kilit ağır geliyor çocuk kalbime...
Şu alemdeki dertler hep beni mi bulur?
Aşk denilen işkence acaba bu mudur?
Gözler yalan söylemez engelin gururmudur?
Etrafım cıvıl cıvıl benim yaram kalbimde.
Dalyanlara takılmış avare bir sevgiyle.
O denli iç içeyiz
Ama neden bu kadar ayrıyız?
Kayıp gidiyorsun avuçlarımdan
Bir kuş misali gökyüzüne
Bakıp kalıyorum ardından
Gözyaşı dediğin nedir ki, akıp gider yanaklarından
Birde bakmışsın pembe gülücükler saçan
Bir insan olmuşsun...
Tıpkı gök gürültüsünün ardından yağmur yağdığı,
Yağmurun arkasından güneşin doğduğu gibi...
Yaşanacak herşey bitmiştir o an
Son sözcükler söylenecektir
Dilinin döndüğünce, ayakta durabildiğince.
Issız, karanlık ve soğuktur sokaklar.
Ardına bakmadan çekip gitmek istersin.
Kalbine, ruhuna, ve hatta benliğine işleyen
Bir başkadır Gölyazı...
Havası, suyu ve insanıyla...
Huzur bulursunuz daha ilk adımlarınızda...
Şirin halkı karşılar sizi,
Bir bardak demli çayıyla...
Sıcacık, mis gibi köy ekmeğinin kokusu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!