daha çocuktum düştüm yollara
gidipte çobanlık yaptım ellere
çamurlar yoğurup dök kalıplara
kerpiçten duvar ördünmü gülüm
dinle bak anlatayım nice hallerim
orakla tırpanla geçti yazlarım
öküz arkasına kurup dövenim
öğlen sıcağında yandınmı gülüm
biz bilmezdik böyle kabin hamamı
teşt derler o icada girip çimdinmi
hacı şakir yerine kırkgöz kilini
kafaya çamuru sürdünmü gülüm
çaydalaf derler bizim köyün dereye
çalğanlar kurum buğday yu dunmu
kara çul üstüne hedikler serip
korkmadan önünde yattınmı gülüm
kayayı oyumuşlar kocaman soku
köyün ortasına toplanır komşu
elinde alırlar bulgur tokmağı
sıranı şaşırıp dövdünmü gülüm
o zaman öyleydi kenger köküne
bir çokur kazıpta kesip dibine
mis gibi sakızı ertesi güne
varıpta tek tek aldınmı gülüm
bir yanda ahır bir yanda davar
havşada davar gidik kuzular
kuzular meleyip sütü arzular
keçinin yavrusun saldınmı gülüm
çocuktuk bilmezdik günah vebali
köyün bostanına tilki planı
dalında olmamış türlü meyvayı
aşırıp aşırıp yedinmi gülüm
acıkırdık dağda malın peşinde
belime bağladığım azığı çöde
çökelik üstüne taze peynirle
dürmeci dişleyip yedinmi gülüm
hiç gitmemiştim güllüceden öteye
bildiğim gurbet karamandan öteye
bindirdiler beni şu avşarda trene
ağlaya ağlaya gittinmi gülüm
çekeceğim varmış yükselim senin
istanbula vardım kos koca şehir
yıldızı olmayan gök yüzü nedir
sılayı anıpta yandınmı gülüm
Kayıt Tarihi : 12.3.2016 14:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!