Bu şehir girdap gülüm
Girdapta mehtap gülüm
Feleğin bir suyu var
Su değil kezzap gülüm
Feleğe dayandım gülüm
Öldüm de uyandım gülüm
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
bestelenmiş halini severim...şarkı olarak güzeldir...bu arada hala aynı görüşteyim şiirsizler hakkında...bu değişmez bir kuraldır...toplum yasaları iki konuda terazi hassasiyetine sahiptir...devletler bunları ne kadar iyi bilselerde inatla oynarlar...bilirler elbet...yasaktır...tehlikelidir...
bu sebeple şairler bu hassas toprakların şiirlerini yazarlar en çok...
çünkü ölüm ile yaşam arasında ki köprüler
ve evlerin ocaklarında ki ateşler kadar gerçektir.
ara sıra hatırlatmak gerekebilir
ve onlarda ölçmek isterler...yaşananlar her ne olursa olsun...unutmamak gerekir...her dağın üzerinden elbet bir yol geçecektir...sevgilerimle...LaraAçanba
Saygı ile.. Şairimiz Ömer LÜTFİ METE, ilginç ve yumuşak bir söylemle sıkıntısını bizlerle paylaşmak istemiş. 'Gülüm' başlıklı bu şiirde İmgeler harcı alem; herkese yatkın. Kutluyorum.
Antoloji.com/da kayıtlı 'Gülüm' başlıklı şiirimin birinci kıtasıyla kendisine eşlik etmek istiyorum:
' Sen bakma saçıma düşen aklara;
' Gözlerim yine de çocuktur gilim.
' Yüzümde çizgiler derin bir yara
' Olsa da bakışım çocuktur gülüm.(1969)
..................
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Selamün aleyküm antoloji milletinin insanları!...
Diyesim geldi.
Şiirde ekseriya sözcük tekrarından maksat, o sözcüğün ikinci, üçüncü söylenişlerinde başka anlamlar çağrıştırmak bu yolla anlam zenginliğine ulaşmaktır.Türkü, şarkıda ise daha çok ahenk sağlamak ve nakarat yapmak içindir.Şiir bu yönüyle türkü kimliği taşıyor.Klasik olacak ama türkü tadında sözü tam da bu eser için söylenmiş.Nefis bir türkü. Gürkan Uygun’un sesinden epey bir dinledik zati.
Buna türkü dediysek Ömer Lütfi Mete’nin şairliğine bir söz etmek istemedik elbet.
Uçurum’un kenarındayım Hızır
Diye başlayan Gülce’yi lirizm’in zirvelerinden yazmış rahmetli.Emin Gürsoy’un sesinden (nam-ı diğer Kuşçu deli Yürek dizisinden) Gülce ile mest olduk.Ekmek Teknesi dizisinin Heredot Cevdet’i, Kirli’si vs. unutulmaz replikleri ile hatırlanacak.
Güzel, naif, dolu dolu bir adamdı.Ruhu şad olsun.
ömer lütfü metenin ölüm yıldönümünde anlamlı şiir
nır içinde yatsın
Ço çok basit,açık ve yalın bir şiir.Manilerle oluşturulmuş,türkü tadında da olsa son kıtasında düşüncesi çok yanlış olmuş.Herkesin birer vatandaş olduğunu zulümcülüğünü,ölümcülüğünü bilmek gerekirdi. Bu iki onsur anarahmine düştüğümüzde genlerle geçen özellik.Birleştirici bir cümle kullanabilirdi. Şair böyle yazmış. Allah rahmet eylesin. Saygılarımla.
Ö mer LÜ tfi M ete..ÖLDÜN de
ışığın kalbine gittin eminim..
Ölümün de güzeldi Gülüm'ün kadar..
kalemi gülden ve gönlü 'gülce' bir iman ve şiir eriydin şahidiz..
seni seviyoruz dünde ve bugünde de..sen de bize şahit ol..cennette deyişelim..
@..
hala büyüksün Ömer Ağabey.. Allah gani gani rahmet etsin.. Şiir güzel yine de 'Gülce'nin yeri bende farklıdır..
akıcı hoş. mani tadında sevgi sevgi yoğun sevgi. kutlarım
MANI TADINDA GUZEL BIR SIIRDI....TEBRIKLER
Gülüm güle benzese
Benzemese ne olur
Yüzün içimdeki
Size benzese benzemese
Ne olur
Jale Keskinkılıç
Kimsenin gülüne karışmam ben kezzap içse ölse bile karışmam.O kendiyle gülü arasın da.Çok beğendim şiiri.
Bu şiir ile ilgili 20 tane yorum bulunmakta