Vakit akıyor,
Onca kurumuş duygu selinden sonra.
Güneş doğmamış,
Tan yerinde mahşeri bir yangın.
Gün ağarmadan sönmüş,
İlk ikindi kapıda, gün geceye merhaba der.
Ay turuncu bir ışık demeti semada tutuklu,
Duygu diyarında yıldızlar teker teker kaybolur,
Semaya mıhlanmış göz bebeğimde.
Oysa sen,
Ey sevgili!
Sen vardın ya hani;
Yldızları birer birer emen şu puslu gözlerimde saklı,
Oysa sen olacaktın dudaklarımdan dökülen ilk hece.
Yoksa sende mi?
Dur.. söyleme!
Bırak öyle bilsin şu yaşayan onca can.
Hayal dünyamın solmamış gülü...
Sen açmamış bir tomurcuk kal her dem
Yüreğimin aha şu köşesinde.
Açma gülüm, açma, nolur…
Sen açarsan solmandan korkar şu yürek,
Sana bakan bu göz kör,
Seni konuşan o dil lal olur.
Sen yokmusun! şu virane gönlüme duygu tahtı kuran,
Sen değimliydin! gülüm beni bende alıp dağlara vuran,
Sen değimliydin! gülüm onca zehri şerbet diye sunan.
Ah be gülüm…
Bir bilebilsen! şu fakirane gönlümdeki kurulu onca köşkü,
Bir bile bilsen! beynimde kuruyan onca çağlayanı.
“Sen” demeye bile titreyen şu yürek yok mu!
O tılsımlı gecenin sabahında suzinak makamını çalarken
Sen bilmem hangi gönüllerdesin be gülüm.
Kayıt Tarihi : 27.10.2007 11:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!