Başa gelen ne varsa, Sena hiç umulmayan
Büründüğün her şekil, bir kitabın malumu
İçimde tereddütler; varlığına kanmayan
Ve bir gün hiç sebepsiz gideceğin doğru mu?
Sana uzanmış bu el, bir cesedin elidir.
Dalından koparılmış çiçekler kadar diri
Son nefesini ancak senin ellerin bilir
Toprağına küskündür dokunduğundan beri
Gece yetmezmiş gibi, şimdi sen de susmasan
Bir kerecik duysaydım içten sevildiğimi
Ardından soluk bir iz bırakır gibi her an
Bir teselli uğruna yıkardım geçmişimi
Bu gözyaşı Gülsena, bir yetimin yaşıdır.
Yitiğinin ardından olunduğunca mutlu
Sanma sebep, ne ölüm, ne de bir başkasıdır
Bu çaresiz bekleyiş... dönüşünden umutlu.
Sena senden öncesi ve sonrası bambaşka
Seni hiç duymamalı seni görmemeliydim
O sahte, o yapmacık tavrınla yüreğimi
Reva mı, yıkıp gittin, düşmez sayarak aşka?
Kim severdi Gülsena, ayrılmak niyetiyle?
Gri şafaklarında, serapa yeşilliğin,
Bir saadet meltemi ile sonsuza değin,
Senin olmak isterdim aşkımın diyetiyle.
Sena, sahte korkular ve yalancı sevdalar
Döktüğün gözyaşında ihanetinin kiri
O sürgün gözlerinde mavi siyaha çalar
Bilmezsin nazarının beni incittiğini
Yağlı ilmek misali, şiirler ve şarkılar,
Her mısra ve her nota; Sena ayrılanlara
Artık ne gün karşıma bir meczub çıkıverse
Yüreğimde kaynayan, hep o aynı endişe
Saatlerin ardına serperek ayrılığı.
Saklayamam ne çare; bu ezilmiş gururu
İlkbahar ve ölümüm; ve yeşil sarılığı
Hasretim uzar gider, ben kalırım kupkuru
Başa gelen ne varsa, Sena hiç umulmayan
Büründüğün her şekil, bir kitabın malumu
İçimde tereddütler; varlığına kanmayan
Ve bir gün hiç sebepsiz gideceğin doğru mu?
Kayıt Tarihi : 27.1.2009 23:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
2002 Bursa
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!