Yandı bir gelin alevler arasında,
Soldu yavaş yavaş ateş çatırtısında.
Yüzü dün gibi akıllarda kazılı,
O gelinin kaderi kömür ile yazılı.
Bembeyaz gelinlikle ne de bahtiyar imiş,
Oynadığı o düğün ömrüne talan imiş.
Gözleri ışıldamış,sevdiğine bakarken,
Gülmüş oynamış meğer hayatını yakarken.
Birkaç sene geçmemiş o güzelim günlerden
Öfkeler sökülürmüş o sağır bedenlerden.
Gelin,yalnız ve sessiz yaşamış ecelini,
O gelinliğin kat kat ödemiş bedelini.
Onüç koca yılı devşirmiş gözyaşıyla,
Şimdilerde bir garip yaşama telaşıyla.
Ateşi körüklemiş ne kadar anı varsa,
Kendini atacakmış hani olsada sığsa.
Yerde buruşmuş durur,bir garip sefil kağıt
Ateşe düştüğünde fotoğrafta bir ağıt!
Açılmış yavaş yavaş fotoğrafın önyüzü,
Birde ne görsün gelin,resimde kendi yüzü.
Kopmuş canından birşey,oturmuş boğazına
Ateş kırıntıları düşmüş sanki bağrına.
Ne kolay yanıyordu ateşte onca anı,
Gelinin gücenerek eriyordu sol yanı.
Yandı bir gelin alevler arasında
Soldu yavaş yavaş ateş çatırtısında
Yak bu şehri artık.
Sen gittikten sonra ne anlamı var(?)
Sen kokmadıkça toprak ve su,
Senle buharlaşmadıkça...
N’eyliyeyim doymayı ben bu sofralarda(?)
Göz bebekleri büyür
Gramafon üzerinde,
Geceler katrankarası...
avuçlarında bir çalıkuşu.
Kulakta bir taşplâk sesi
Kuytuta bir şişe şarap.
Salkım saçak hatıralar çıkıverir zuladan.
İplik gibi dizilir /zihinde /sevdiklerin.
Bir acı gülümseme...
ansızın oturuyor yüze.
Sök sökebilirsen!
boynundan o ekşimiş kokuyu.
Yad’ın da kalan kadarla susuveriyor us.
Her hece de bir kalpkrizi şimdi düş.
Hadi!
Hemen bir ayışığı daha indir suya.
Buruk bir gece elinde,
Karanlığa gebe bir güneş.
Sarıp ciğerlerine bir kaç eski anı’yı
Çekip derinlere...
Düşten döşeklere atıyorsun,
yıllarca taşıdığın et yığınını.
Tam mutlu olacaksın...
Gülümsemenin işi çıkıyor aniden.
Kovalasan yetişmek zor,
Beklesen...
yine aynı gece oturacak başköşeye.
Hadi!
İki hıçkırıklık daha demle, yalnızlığını da çekil.
İşi gücü var anıların.
Daha kaç düş süsleyecekler kimbilir (?)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!