Gülnaz Hasköy Şiirleri - Şair Gülnaz Hasköy

Gülnaz Hasköy

Kalk çocuk!
Sil gözünden karanlıkları!
Perçemine kan bulaşmış oyun zamanı…
Duvar dibine saçılmış türlü türlü misketlerini,
Bu soğuk ellerle nasıl tutacaksın şimdi?
Bahçe çitleri ağlamaktan yıkılmak üzere,

Devamını Oku
Gülnaz Hasköy

Sen…

Gittin…

Seni sensiz yaşayacağım bundan sonra…

Devamını Oku
Gülnaz Hasköy

Sebepler vardır hani ani gidişleri, çekip gitmeleri getirir ardından. Yüreğin ansızın bölünür parçalara… Dağılan parçalar gidenin ardından ağıtlara başlar acıyarak. Bahanesi hazırdır her gidişin nafiledir söylemler, bir kere düşmüştür akla gitmek…

Yokluğunda duyguların en hazin sesle iniltide şimdi.

Bir çiçek kadar sessiz olursun “Onsuz” zamanlarında. Bedenin kurumaya meyillidir bundan sonra “Onu” götüren rüzgârlar, rengini, kokunu ve güzelliğini de çalmıştır. Uzak diyarlarda ki kır bahçelerinin yalnızlığını yaşarsın sessizliğinde… Bir çiçeğin suya olan özlemi gibidir ona olan hasretin. Yüreğinde yangınların izi vardır kokusu isli, kokusu kara, kokusu yanık…

Devamını Oku
Gülnaz Hasköy

Sen müziği çal, ben dans ederim…
Diline düşen sözcüklerin, tuşlara hükmüyle, ben de yerimi alırım. Bir köşe de bekleyen, pabuçlarım, parlak kostümüm ve gülümsemem ile işte buradayım… Hayat yolunun engebelerine karşı mırıldandığım gizli sözcüklerimi kimseler duymasa da, ben sana eşlik ederim… Ümit vaat eden tılsımlı cümleler zinciriyle hemen yanındayım. Do ile ağlar, re ile gülerim belki ama sekiz ses güzeliyle sana refakat ederim…
Sen müziği çal ben dans ederim…
Hüzünlü parçaların acılarından etkilenmez yüreğim. Pistin salınan güzeli olur, arada göz kırpar yüreğini hafifletirim. Acılar yaşansa da ışıltılı kostümümün pırıltıları gözlerime yansıdığında, saklarım çiğ düşen ağlamaklı bakışlarımı…
Sen müziği çal, ben dans ederim…
Makamına göre ayarlarım adımlarımı. Beraber başlanan bu oyunda, en büyük yardımcın olarak, gösteriyi sunuma hazırlarım seninle. Ara nağmeler de, hafifçe anılsa da eskiler, taksim’ler de can bulur yüreğim… Gülerim…

Devamını Oku
Gülnaz Hasköy

Anlaşılır olmak değildi amacı. Sadece anlatmayı seviyordu. Etrafına toplanan kalabalığın, meraklı gözlerle ve can kulağı ile onu dinlemeleri hoşuna gidiyordu. Anlattıkları ise gerçekten hayli uzak, kimi zaman yalan kimi zaman ise hayal dünyasının ona sunduklarıydı. Anlatılan kelimeler bazen bir destan kadar uzun çoğu zaman ise uykudan önce okunulan bir kitabın sadece bir sayfasını dolduracak kadar kısa olabiliyordu… Her zaman güzel sözcükleri itinayla seçiyor akılda kalma ihtimalini düşünerek öğretici ve yol gösterici cümleler ile tamamlıyordu hikâyelerini. Onun ki ne ego tatmini, ne de insanların ona hayranlık duymasını istemek gibi basit düşünceler değildi. Anlatmak, sadece anlatıcı olmaktı gayesi…

Anlatırken arada bir yaşlı ellerini bembeyaz saçlarında dolaştırır, kısa sakallarını sıvazlar, gözlerini çok uzak bir noktaya diker gibi sabitlerdi. Kelimeler dizini dudaklarından dökülmeye başladığında büyük-küçük herkes nefesini tutar, hiç kıpırtısız dinlerdi onu. Anlatımı berrak, kelimeleri büyülü, sade bir üslubu vardı. Dinleyenleri kısa aralıklarla, kendi bulunduğu dünyanın kapılarından içeri usulca iterek zaman kavramlarıyla oynardı.

Herkes aralanan kapının ışıltılı dünyasına adım attığında bulundukları yeri unuturdu. Gözbebeklerinin ardında saklanan patlamalar kulaklara ulaşan sözcüklerle açığa çıkardı aniden. Keyifli hallerin her biri dans edercesine gezinirdi simalarda.

Devamını Oku
Gülnaz Hasköy

Hatıralar gömülü yerde kalır çoğu zaman. Belki bir şarkının sözleri
belki de bir şiirin mısralarıyla ani geri dönüşleri olur hayata. Dokunur usulca yüreğimize “Hatırladın mı? ” diyerek. Bir şeyin sakladığımız yerden çıkarmasını bekliyoruzdur belki de, yoktur aslında cesaretimiz, duymayız şarkıları, okumayız şiirleri…

Hatırlanmak istenen her ne ise, ince ince deşeler yüreği. Nihayetinde açılır tozlu sandıkların kapakları. Zerreler etrafa yayılır, önce başımıza sonra saçımıza dökülüp, tenimize, yüreğimize değer.

Gözyaşları tozlarla birlikte hareket ettiğinde, bir iz kalır yanaklarımızda tıpkı yürekte bıraktığı izler gibi. Kenarlıklı, yolu belirsiz acı bir iz… Artık hatırlama zamanı gelmiştir. Eller titrek biraz da hüzünle gezinir eskilerin üzerinde…

Devamını Oku
Gülnaz Hasköy

Sen benim düş’ümdün kâşiflerden çaldığım, artık-kırpık hayal yolculuğumun bitim çizgisiydin. El değmemiş kır bahçelerinde ki, misk-i amber kokularının tatlı esintileri içinde beklerdin beni…Ve ben ölümüne koşardım sana...



Sen, şiir dizelerinin içinde saklanan bir peri kadar güzeldin. Her mısra ile katre katre dokunurdun yüreğime. Bazende bir virane gönül’ün, kuru sarmaşık dertleriydin… Ne zaman ki gittin, yağmur yağdı gözlerime…

Devamını Oku
Gülnaz Hasköy

…Ve bir gün;

Bir masal günü doğar dağların ardından karanlıklara, bir güneş gibi…

Uzaklarda, çok uzaklarda bir çatı altında anlatılan bir sevda masalının sözleri yankılanırken ahşap tavanlı oda da, aşkın dillere yön verdiği, anlatılanlar duyuldukça simalar da gülleri ağlatan bir masalın kahramanları da o saat doğar geceye ansızın… Köşeliklerin üzerinde ki iki kandil ışığın soluk-sarı yansımasına, ay ışığı gibi parlayan iki sevdalının silueti yansır masalın satır aralarına… Aşk ile silahlanan tüm sözcükler, gecenin sustuğu bir zaman aralığında, bir fısıltı yayar kulaklara…

Devamını Oku