-Seyyid A. Şemsettin Ağabeyimin aziz ruhuna fatihalarla-
Bindokuzyüz ellisekiz yılında
Bu faniye gözün açtı Ağabey
Altın silsilenin altın dalında
Gül gibi rayhalar saçtı Ağabey
Ahmet Şemseddin denildi adına
Razı oldu daim Hakk muradına
Bir goncaydı gül diyarı yurduna
Ömrü Zaviye’de geçti Ağabey
Babasıydı Şah Hulûsi sultanım
Validesi Hacı Naciye Hanım
Onlardan öğrendi edep erkânın
Herdem doğruluğu seçti Ağabey
Mevla’yı zikretti daim dilleri
Yakut-u mercandı has gönülleri
Ehl-i beyt bağının güzel gülleri
Yapraklar içinde tâçtı Ağabey
Babası öğretti yüce Kur’anı
Çok nazik biriydi severdi canı
Saygı duydu aziz bildi insanı
Gönül ocağında pişti Ağabey
Akranları arasında tek idi
Şair olup bülbül gibi şakıdı
Enstitüyü Ankara’da okudu
Girdiği toplumda baştı Ağabey
Tabiata meraklıydı ezelden
Orman Mühendisi oldu tezelden
Hayat boyu ayrılmadı güzelden
Daim başarıya koştu Ağabey
Avcı idi gezi gözü bilirdi
Kekliği bilirdi nazı bilirdi
Hatip idi güzel sözü bilirdi
Az söyledi hoş konuştu Ağabey
Seksenyedi yılı onüç eylülde
Düğünü yapıldı destanı dilde
Semiha Hanımla bile bu yolda
Mutluluk için çalıştı Ağabey
Ayşe ile Şeyma kız evlatları
Muhammed Hulusi nur-u dîdarı
Evinin neş’esi ömrünün vârı
Bahçesinde üç gül açtı Ağabey
İstanbul’da yaptı epey ticaret
Ona zor gelirdi her zaman gurbet
Ayrılığa dayanmadı çok müddet
Maldan mülkten puldan geçti Ağabey
Firkatın kahrini çekmek zorudu
Darende hasreti için bürüdü
Hulusi Efendi Hakka yürüdü
Baba ocağına göçtü Ağabey
Hamidettin Efendi’ye yoldaştı
Vakıfta yardımcı evde sırdaştı
Canından can idi cânan gardaştı
Yufka yürek gözü yaştı Ağabey
Kelamında vardı ince bir denge
Önem verdi güzelliğe âhenge
Kuyumcuda insan vurdu mihenge
Altını bakırdan seçti Ağabey
Hiç kimseyi çevirmedi eli boş
İşin görüp gönderirdi gönlü hoş
Ona dost olurdu derviş ve sarhoş
Herkese yârandı eşti Ağabey
Küskünleri barıştırdı her zaman
Düşkünlere yardım etti zor zaman
Siması güzeldi ol kaşı keman
Etrafa güzellik saçtı Ağabey
Tevekkülle her haline şükretti
Gece gündüz Mevlasını zikretti
Muhabbet bâbında merdoğlu mertti
Aşkın bendlerinden taştı Ağabey
Bir örnek insandı her zaman kendi
Bu cihan dârında nefsini yendi
Hem Seyyid hem Hacı hem Nakşibendi
Özü kâmil bir dervişti Ağabey
Edeb gülşeninden gülleri derdi
Somuncu Baba dergisini kurdu
İlmi ve kültürel eserler verdi
Ölümsüzlüğe ulaştı Ağabey
Yüce dağın eksik olmazmış karı
Bir hastalık verdi Halık-ı Bâri
Tabip bulamadı buna deferi
Acıya dayanmak güçtü Ağabey
İkibin dört yılı ameliyat oldu
Eski sıhhatini tekraren buldu
Lakin ciğerleri yeniden doldu
Hastalıktan bîtap düştü Ağabey
Derdin O’ndan geldiğini bilerek
“İrcii” emrine mutî kalarak
O Hakk’tan Hakk ondan razı olarak
Dost iline kanat açtı Ağabey
Helallik diledi ehl-i beyt ile
Kelime-i tevhid şehadet ile
Bekâ âleminden işaret ile
Bu fani cihandan geçti Ağabey
Ölüm kavuşmadır sıdk-ı bütüne
Ruhu yükseldi şehidler katına
Zemzem niyetine çay niyetine
Ecel şerbetini içti Ağabey
Tarih onyedi mart Cuma gününde
Seher vakti hem de baba evinde
Eli Hamidettin Efendinin elinde
“Allah, Allah ” dedi göçtü Ağabey
Acı haber yürekleri dağladı
Sevenlerin için için ağladı
Gözyaşları yağmur yağmur çağladı
Bulutlardan dolu düştü Ağabey
Cuma namazında verildi salâ
Toplandı cemaat beşbinden fazla
Sevenleri gözyaşıyla niyazla
Duyanlar Zeyve’ye koştu Ağabey
Kıldırdı namazın Hamid-i Veli
Ol evlad-ı Resul neseb-i âli
Arkasından giden bir insan seli
Cennet-i â’laya uçtu Ağabey
Bu sözler vallahi samimi duygu
Gönüllerde ismin bitmeyen sevgi
Sana layık değil elbet bu övgü
Bir hayranın da Tektaş’dı Ağabey
20. Mart. 2006, Darende.
Musa TektaşKayıt Tarihi : 2.5.2006 18:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!