Mevcudu yok saymak, gelenek olmuş
Yalan, dolan, riya, işimiz bizim.
Yardımlaşma ruhu; insanlık, ölmüş
İçimize benzer, dışımız bizim.
Murdarı çengele, asıyor kasap
Kasaya, keseye, bağlıdır asap
Kulun; işi, gücü, gündelik hesap
Bu gidişle gülmez, başımız bizim.
Çalıp çırpmak; meslek, öyle ya emek(!)
Maharet sayılır, kul hakkı yemek
Suç olmuş hırsıza, hırsızsın demek
Dünyada bulunmaz, eşimiz bizim.
Politik referans, öndedir şimdi
Alın tersiz kazanç, zindedir şimdi
Torpilli besiler, indedir şimdi
Güçsüze geçiyor, dişimiz bizim.
İhaleler dersen, fesat peşinde
Epeyce yol aldık, rüşvet işinde
Genci, ihtiyarı, çeçin başında
Bir türlü uslanmaz, yaşımız bizim.
İşsizlik diz boyu, çoğaldı fakir
Zenginler başköşe, yoksullar hakir
Her şey tepe taklak, kalmadı bakir
Kireçlere döndü, taşımız bizim.
İçki, kumar, zina, rağbete bindi
Ar, hayâ, yüzsüzlük, en dibe indi
Yolsuzluk namına, ne varsa yendi
Zehir, zıkkım oldu, aşımız bizim.
Necati’m saymaya, dilim yetmiyor
Ne kadar söylesem, sözler bitmiyor
Yapma, etme desem, çare etmiyor
Cehenneme döndü, kışımız bizim,
Ele güne yıkık, kaşımız bizim.
Kayıt Tarihi : 15.4.2010 10:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu serzenişi ben elli senedir yapıyorum.
GELEN BELKİ BİRAZ DAHA DOLAR DA GİDER
DUYARLI YÜREĞİNİ KUTLARIM
BEN BÖYLE SANATÇININ Nihat Behram,
“Kimisi zalim sofrasında beslenir, efendisi gibi seslenir, iktidara yaslanır, ben böyle sanatçının...
Kimisi bu dünyaya adaleti hiçlikte arar, zenginliği piçlikte arar, yükselmeyi kıçlıkta arar, ben böyle sanatçının...
Kimisini patronu gazinodan devşirmiş, hava basıp star diye şişirmiş, servetini yoksul halktan aşırmış, ben böyle sanatçının...
Kimisinin atı gider tırıstan, malı mülkü gülistan, bahşiş gelir Soros’tan, ben böyle sanatçının....
Kimisinin işkembesi davetlerde şaşalar, sefasına ortak olur paşalar, sahibinin çöplüğünü eşeler, ben böyle sanatçının...
Kimisi korkusunda paslanır, köşesinde kendi için süslenir, ömür boyu tasmasına yaslanır, ben böyle sanatçının....
Kimisi akar suyu kurutur, ağıt söyler sırıtır, garibanı arabeskle avutur, ben böyle sanatçının...
Kimisi kandırmaca reklâm ile geçinir, hamur gibi her biçime açılır, çıkar için küçüldükçe küçülür, ben böyle sanatçının...
Kimisinin hesapları her düzenle uyuşur, karakteri topaç ile yarışır, semer vursan eşekliğe alışır, ben böyle sanatçının...
Kimisinin akordu güce ayarlı, ağzı gemli sırtı eğerli, çöpe atsan çöpe uyarlı, ben böyle sanatçının...
Kimisi var her kılıkta dolanır, yalan ile yalanır, masumiyet maskesiyle dilenir, ben böyle sanatçının...
Kimisi var imamlığa özenir, servetini üfürükten kazanır, rol icabı boş tabuta uzanır, ben böyle sanatçının...
Kimisinin tek işi var güldürmek, şaklabanlık yapıp halkı kandırmak, direneni yıldırmak, ben böyle sanatçının...
Kimisine devrimcilik alay konusu, bakışında halay çeker hainliğin sürüsü, hesapçının küçüğü bencilliğin irisi, ben böyle sanatçının...
Kimisi var mazlum halkın celladıyla gülüşür, ünü için her kapıya ilişir, çıkar bulsun azraile yılışır, ben böyle sanatçının...
Kimisinin ayık vakti sayılı, eli kanlı düzenbazdan dayılı, yazlıkları parsel parsel kıyılı, ben böyle sanatçının...
Kimisi var hindi gibi şişinir, her konuda dayak için kaşınır, gece gündüz kendisini düşünür, ben böyle sanatçının...
Kimisinin hem o yanda hem bu yanda bezi var, döneklikte geme gelmez hızı var, ihaneti tezgâhlama yüzü var, ben böyle sanatçının...
Kimileri ruhlarını üç kuruşa pazarlar, imam alsın iman için yazarlar, yemlendikçe kuduz gibi azarlar, ben böyle sanatçının...
Kimisi cahilin çok bilmişi, safsatanın ermişi, ukalânın cümbüşü, ben böyle sanatçının...
Kimisi ömür boyu çamur toplar bendine, lekesini sıçratacak kurban arar kendine, sağ bırakmaz garibanı düşürmesin punduna, ben böyle sanatçının...
Kimisi halkın kavgasından ‘sanatçıyım’ diye sıvışır, sonra gider sultanın sultasında siyaseti kırışır, ben böyle sanatçının...
Kimisi yalakalık reçetesi, iktidar sofrasının peçetesi, yobazlığın civatası, ben böyle sanatçının...
Kimisine etik dersin atık diye sayıklar, hergün gider patronunun pirincini ayıklar, eğri işte uyanır doğru işte uyuklar, ben böyle sanatçının...
Kimisinin ünü kendine kalkan, pislik deryasında kalkanı yelken, sorsan tek korunağı bir eski yorgan, ben böyle sanatçının...
Kimisi var entel mi entel, yalısında şalvar giyer baloda dantel, odada geveze meydanda hantal, ben böyle sanatçının...
........
Üstelik de çoğunun sanatçılığı horozun kuşluğu kadar, kalpazan puştluğu kadar, molozun taşlığı kadar... Onun için, şu yazıya heder olan zamanıma yanarım, neyleyim ki yalakanın sürüsü ateşimi azdırdı, harlamasam tende tütmez dumanım, suskun duran kalabalık beni candan bezdirdi...
Ben öyle suskunluğun...” Nihat Behram,
Elbette bitecek bu serzenişler...
Hep hayıflayarak yaşayaçak değiliz...,
Sürer bir zama dana belki bu ayyaşlık....ama birgün elbette durulaçaktır bu ülkenin nehirleri.......saygıyla
.......saygıyla
Ne kadar söylesem, sözler bitmiyor
Yapma, etme desem, çare etmiyor
Cehenneme döndü, kışımız bizim,
Ele güne yıkık, kaşımız bizim.
Her kelimesi reşat altın,her dizesi nefis ve serzeniş mükemmel,konu içler acısı,kanayan yaranın şiiri gibi,yüreğine sağlık can ağabeyim kalemin susmasın,selam ve saygılar sunuyrum o güzel yüreğine....
TÜM YORUMLAR (32)