Taşlara yamanmış yüz
Kaskatı kramp mimiklerinde
Kutsuyorsun küflü kelimeleri
Ham balonlar uçurmak neyine
İfşa, çarpınca dağ yamaçlarına
Sürüngen yürekler pullaşır
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Sayın Turhan Toy,
Sade bir dille derinliği ve enginliği oluşturmak; mazlumu, kalem gücüyle her zaman korumayı amaç edinmek; ne ulaşılması nadir ve güçlü bir erdem ve yetenektir.
Sizi yürekten kutlarım.
Tebrikler Sayın Turhan Bey.
'Güller ve Sürüngenler' i baştan sona büyük bir dikkatle okudum.
Yirmi yıl var ki roman okumamıştım. Gözlerimin de yorgunluğu yüzünden okuyamıyordum. Doğrusu yeni romanlarda okuyacak bir şey de bulamıyordum.
“Güller ve Sürüngenler” bir solukta okuttu kendisini.
Romanda dikkatimi çeken en önemli hususlar;
1- Gerçekçilik ve samimiyet,
2- Ev- aile hayatı, meslek hayatı, iş hayatı, mücadele, yargılanma, cezaevi gibi karmaşık konuların yan yana, iç içe ve akıcılıkla işlenmiş olması.
3- Türkiye, Suriye, Ürdün, S.Arabistan, İran Azerbaycan, Gürcistan, Çeçenistan ve Rusya’dan hayat kesitlerinin gerçekçi bir anlatımla verilmiş olması. Bu ülkelerin sosyal yapıları bilmeden anlatmak mümkün değildir. Bu bakımdan da romanı çok başarılı buldum.
4- Dildeki derinliğe rağmen sadelik, anlaşılabilirlik ve akıcılık.
5- Mükemmel bir tashih ve editörlük hizmeti. (Bu arada Sayın Nuray Alper Kardeşimizi de ayrıca kutlamak isterim)
6- Ve nihayet verdiği mesaj. Genelde romanlar mesaj vermek için yazılmaz. Ancak asrımızın getirdiği buhranlar, bu mesajın verilmesini zaruri kıldığından “Güller ve Sürüngenler” bu mesajı vermeyi zaruri görmüş ve vermiştir.
7- Netice şu yuvarlak gezegenin her yanı aynı. Her yerde güller olduğu gibi sürüngenler de var. Sürüngen her yerde sürüngen, her yerde muzır. Güller her yerde açmağa ve büyümeğe devam ediyor.
Sayın Turhan Toy Kardeşimin şairliği kadar yazarlığının da güçlü olduğunu memnuniyetle gördüm. Kendisini bütün samimiyetimle kutluyorum. Eline, gönlüne, kalemine sağlıklar olsun.
Yeni çalışmalarını okumak temennisi ile selâmlar, sevgiler sunuyorum.
Ekrem Yalbuz
Söyleyiş çok sağlam tebrikler başarılar diliyorum
tebrikler...fazla söze gerek yok...
Tebrikler Turhan ağabi beğenerek okudum yazan kaleminiz bol bereketli olsun saygı ve selamlar efendim.
Abdullah ib ni Revahanın gönül nağmelerini işitir gibi oldum şiirinizde.yüreğiniz bu duygularla attıkça daha nice güzel şiirler bekliyorum sizden.
Sevgi ve muhabbetler _____Hamit Körken
Tekbirler yankılansın yine, çöl kumlarında
Çınlatsın altı yönü Sümeyye’nin avazı
Köşelerin de sarkıtmasın dillerini belamlar
Ve güller açsın yine Bilal’ın sesinde...
çok güzel!
kutluyorum başarılı çalışmanızı,
saygılarımla...
bugün üye oldum ve ilk gözüme çarpan şiir bu oldu. Tebrikler, Başarılar.
güzel bir şiir. tebrikler
Tarzınız çok güzel.M.Akif'e benzettim sizi.Saygılar..
Bu şiir ile ilgili 92 tane yorum bulunmakta