Güller ve Küller Şiiri - Mehmet Şamil Baş

Mehmet Şamil Baş
20

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Güller ve Küller

                          /aşk dediğim ağır geliyor omuzlarıma /

a.

bir ateş ki
kuşların kanatlarında büyür
bir gül ki dudağında açar sevgililerin
gül ve kül
iki yalnız şiirde saklanır sonsuza dek

güllerin ölümünü bütün kızlar kıskanır
ya bir mumum bitişini
güllerin küllenişini

goncaları büyüten
yüzünü merhamet öpen gelindir
gecenin ve şiirin içinden geliyorum
bir temmuz hayaliyle yeniden

her gül kendi kokusuyla resmedecek dünyayı
her kül kendi ateşiyle
bekle

b.

kalbime örtüyorum sakladığın sözleri
vaktini şaşıran aşkla çoğalTıyorum
bir mektupta duruyor bütün düşlerim
kimse bilmiyor
parmaklarım delirse de dokunmam
ateş düşer gülşenimin üstüne

kapını aşktan önce de çalsa korkular
sevmek aşktan önce de dokunsa yanaklarına
aşkların
          âşıkların gizeminde şart olmaz

gül yaklaşır külüne bir vuslat vermek için
kül acıya saklanır hasret büyütmek için

ayrılığı bir kibritle saklar terk edilenler
öyle çıkar her mektuptan bir yangın

c.

ben dudağım gül sensin
sen yangınsın kül benim
gül olmayınca küle ateş bulanmaz
gülden öte aşk yoktur
          başka çile koklanmaz

burda yağmur saçlarımı öperken
nazlı gelin gibidir şiir
yanmayınca gelmez
gelince yanar kalbimdeki tebessüm
derdi bilinmez
küller güldendir gülüm
bilinse dile gelmez

maviden kırmızıdır demleri perşembenin
uyuyan her aşkı uyandıranlar gibi
beyaz güvercin gibi çınar yapraklarında

d.

akrep ve başak
göz göze geldiğinde kopar kıyamet
gül gülemem deyince
          küle küllenmek düşer

yaşayan bir ölüyüm yakılan sayfalarda
aldırma okunmayan çizgisine hüznümün
yorgun düşmüş ayaklarıma tohum
suskun bir özleyiştim
unutuldum
kendi günahları üzerinde durdukça

umudu düşlerden sıyıran benlik
kaç bin kez girmeli rüyalarına
düşün gül gülizbe
şimdi
gül / düşün

gezgin şehirleri vardır aşkların
aşkı resimlerde tanıtan dünya
bilemez içinde o yangın çıkartanı

e.

gül dedi ki
masalların kavuşmayan adamı
âvâre yüreklerin ateş dansıdır
çiçeklere su veren her göz lekesi
alev yüklü gidişlerin resmidir

gül dedi ki
bana şebnem gerektir
uzak düşleri var ülkelerimin
kül istemez kucağım

dolunay güneşi kül eder bazen
geceyi seyret üşüdüğünde
için ısınır
          / ağlayamazsın
aşk
bize de
yeter böylece

kül dedi ki
kucağım gül doludur
gözyaşımdadır şebnem
dudağım alnından alamaz ateşini
gülersem küllenirim

kül dedi ki
seni bülbül severse beni rüzgâr götürür
sonra gurbet başlarsa yanıp küle dönüşme

unutma ve bırakma
evet deme kalbine
ikinci bir kez
aşk dediğim ağır geliyor omuzlarıma

kül dedi ki
ben bir akrep bir külüm
seni bir şiirle yakacak ateş
sen başaksın sen gülsün
bir mektubun kalbinde kanayan gizem

f.

buğulu bir zaman mıydı gözlerin
bir haziran mıydı güneşin tutulduğu
anımsa

mevsimsiz acıları kalbime yasaklayan
yalnızlığını çalan o yalnız benim
uyut ve sakla beni
fermansız gülüşlerde bulunsun bu yüreğim

siyahın mavide gördüğü tılsım
gündüzün bir kandile ertelediği alev
anlat
ışığı okşayan kelebekleri
anlat bana
yüzümün külüyle büyüyen filizlerini

hangi yağmur damlasına asılır bakışların
hangi kar tanesiyle gezinir umutların
anlat bana
ömrü kaç gün olur kelebeklerin

g.

bir mektupsun
saklan hiç açılmadan aşkın müntehasına
yas tutan zamanlar senin şavkınla gülsün
bir bakış değmesin yapraklarına

gül
ben yanarsam külüne acı düşer
kül
ben açarsam yaprakların tutuşur

kanlı beyaz bir öpücük aradığım gül sensin
ateş sarısı kuşların kanadında taşıdığı
sana mektup getiren paylaşılmaz kül benim

gül
yol bilmez âşıkların bekletildiği vuslat
kül
denizin dalgalarla bıraktığı ayrılık

h.

bir kar masalı mı düşen itiraf
zamanın uzaklaştığı yerde
gülücükler taşıyarak yaklaşan
ölü yıldızların mı

sensiz sokaklar tenha /vitrinler boş
kelebek kokulu düşlerle uyusam da
en çok kaybettiğimdir yüzün

göreyim diye gölgeni bırak pencerelerde
belki bir ömür davet beklenir
belki bir sabah çıkar gelirim

külünü topla güllerimizin
geride başaklar
binlerce kelebek öptüğünde rüyayı
maviye saklansın tatlı gülüşler
sana dokunsun istemem
yuvarlanan gökyüzü salkımlarının
gözlerimde titreyen sen ol sadece

i.

gül ağlamak isterse
yaprakları kül olur
kül bir sevmeye görsün
her kıvılcım gül olur

küle gülü sunarlar tutup koklasın diye
gülü küle sokarlar kalbi dağlansın diye
gül denize bakınca yüreği mavileşir
kül gülüne aktıkça közleri alevlenir

gül
bir kâğıt mendile sığdırma kalb ağrını
kül
saklama içindeki sonu gelmez yangını
mektuplar unutmaz
kalemler yazamaz ağlayışları

duası kadar büyük sevdalar
bir köprü tutacak ellerimizden
uçurtman olup gök denizinde
yüreğine bağlanacak yüreğim
gül ve kül
iki yalnız şiirde kalacak sonsuza dek.

Mehmet Şamil Baş
Kayıt Tarihi : 11.2.2008 22:18:00
Hikayesi:


bu şiir şubat 2002'de yazıldı. şubat 2008'de yediharf yayınlarından çıkan Posta Kodu AŞK isimli mektup kitabında yer aldı.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan

    mevsimsiz acıları kalbime yasaklayan
    yalnızlığını çalan o yalnız benim
    uyut ve sakla beni
    fermansız gülüşlerde bulunsun bu yüreğim . kim bilir belki de.
    göreyim diye gölgeni bırak pencerelerde
    belki bir ömür davet beklenir
    belki bir sabah çıkar gelirim. bu ne büyük bir tutku tarifsiz bir özlem. duygu yoğunluğundan geçilmiyor. imgeler ayrı bir güzellikte. her okuyuşta biraz daha derinleşiyor mana. kutlarım. gerçekten çok güzel. yerini hak etmiş.
    .

    Cevap Yaz
  • Deniz Deniz
    Deniz Deniz

    harika dizeler emeğinize sağlık üstadımm. hele ben c bendine hayran kaldım.

    Cevap Yaz
  • Mehmet Yücedağ
    Mehmet Yücedağ

    Öncelikle avazım çıktığpı kadar bağırasım geldi...NİHAYET...NİHAYET...NİHAYET...Evet seçici kurul sizler bizleri dikkate aldınız kanımca ve hakeden şiirleri günün şiiri olarak seçmeye karar kıldınız. Yoksa ne mümkün böyle bir şiiri bu sayfada bulmak. Ama abartmayada gerek yok, şiir güzel ama sonunu bulana da aşk olsun. Saygılarımla Mehmet Yücedağ

    Cevap Yaz
  • Behruz Dijurian
    Behruz Dijurian

    Değerli Türk okurun bildiği Sadi Şirazi (13 asır) ‘Gülistan’ kitabında – ‘Gol ve Gel’ yani Gol = gül, çiçek ve gel = çamur ve toprak, olarak ele almış bu ilişkiyi ki Farsça’da gol (çiçek) ve gel (çamur) yazılışı aynıdır ve okur ancak diger kelimelere bakarak yazılanın hangi anlamda kullanıldığını anlamakta..

    O halde iyi arkadaş seçmek öğüt ve önerisinde olan orta okul edebiyat dersinde okuduğumuz bu hikayeyi de (gül ile kül) çağırışım yaparken paylaşayım :

    Geli hoşbuy der hamam ruzi
    Resid az dest-e mehbubi be destem
    Be u goftem ki moşki ya abiri
    Ki az buy-e delaviz-e to metsem
    Begofta men geli naçiz budam
    Veliken moddeti ba gol neşastam
    Kemal-e hemneşin der men eser kerd
    Eger ne men haman hakam ki hastam.

    Çevirisi de doğaçlama aşağıda olduğu gibidir ;

    Vardı elime bir ahbaptan bir gün
    hamamda bir çamur güzel ve de hoş

    Ona dedim ki ebir misin yada müşk (misk kokusu)
    ki seni koklamaktan olmuşum sarhoş

    Dedi ki aslında ben önemsiz bir çamurdum
    ama bir süre bir gülle oturdum tatlı-mayhoş

    Kemal-i dost bende etti eser
    yoksa ben o toprağım kiydim bomboş

    Sadi Şirazi
    (çeviri : bd)



    Tabi gol ve gel (çiçek ve çamur) asırlarca İran gazel ve edebiyatında değişik şekilleri ile şairler tarafından işlenmiştir.
    Ve ilel ahir…

    Saygı ile,

    Behruz Dijurian

    Cevap Yaz
  • Mahbub Mehmet Kaya
    Mahbub Mehmet Kaya

    Dünya ve mana aşk'ı iç içe. Geçmişten memnuniyetsizlik. Gelecekte açılacak ve mutlu edecek bir zarf. Yok olup giden (bir kelebek ömrü) zaman. Yaklaşan beklentiler. Manevi bir haz.
    İçine bir insan ömrü sığdırılan şiir gayet başarılı bir çalışma. Kısa bir şiire sığmayacak konu zenginliği var içinde. Tebrikler SEÇİCİ KURULA.
    Mahbub Mehmet Kaya

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (36)

Mehmet Şamil Baş