Zamanın bir evresinde bir bahçıvan,
Karar vermiş dünyanın en güzel güllerini yetiştirmeye bahçesinde.
Toprağını nazikçe sürmüş nasırlı elleriyle.
Her gül tohumunu sanki bebeğini yatırı gibi beşiğe,
Bırakmış toprak ananın ellerine.
Başlarında beklemiş saatlerce,
Başlarında beklerken de hep konuşmuş onlarla.
“Güzellerim benim”
Evet, daha topraktan başını çıkarmayan;
O görmediği güllere böyle demiş. “güzellerim”
Görmediğin bir şeyi sevmek ve özlemle beklemek.
İlk gül tomurcuğu çıkardığında başını topraktan,
Sizde tahmin edebilirsiniz bahçıvanı.
Sanki dünyanın en güzel hediyesini almıştan bile fazla sevindi.
Sankisi fazla hatta,
Tarifi yoktu bu sevincin kitaplarda.
Özlemle beklenen, çaba sarf edilen ve hak edilen…
Güllerin hepsi başlamıştı çıkmaya.
Bahçıvan her çıkan çiçeğe ilk çıkan gibi seviniyordu.
Biliyordu, sevincinde azalma olunca küseceğini diğerlerinin.
Tek tek konuşuyordu onlarla, yapraklarını da tek tek öpüyordu.
Kokluyordu hem de nefesini sonuna kadar çeke çeke.
Ve korkuyordu, güllerinin başına bir hal gelir diye.
Çok sevince kaybedersin ya biliyordu.
Ya çiçekleri kıskanan oluyordu ya da bahçıvanın sevgisini.
Yani hiçbir türlü herkes hoşnut olmuyordu.
Dikenler adamın eline batıyordu, canı yanıyordu,
Can acısından dolayı yüzü asılıyordu, çiçekler küsüyordu.
Sonra boyun bükmeye başladılar bahçıvana.
-Bu kadar güzeliz, her birimiz ayrı güzel kokuyoruz
-Ama hala yanımızda yüzünün asıldığı oluyor.
-Yok hak etmiyor, bu sevgiyi hak etmiyor.
Adamcağız anlam veremiyordu tabi bu olanlara.
Hikaye bu ya; diğer bahçenin gülerlide sahiplerini övüyordu.
-Sizin kadar güzel değiliz ama kimsede yüz çevirmiyor bizden.
Tabi güller zanneder ki sevmiyor bu bizi.
Daha bir bükerler boyunlarını ve göstermezler yüzlerini.
Bahçıvanın yüzü gerçektende düşer bu sefer…
O kadar çaba sarf ettiği, özlediği,beklediği ve sevdiği,
Ona yüz çevirmişlerdi.
Bir tanesi de demezdi öyle bir şey yok.
Sevmiyor olur mu hiç bizi?
Eğer sevmeseydi bizimle bu kadar ilgilenir miydi?
Ama yok!
Gerçekten seven bir insan için bu sözleri kimse söylemezdi.
Adamcağız tabi haberi olmadan bir şeyden üzülüyordu.
“Canlarım benim ne oldu size? ”
Kendini adamdan soğumaya kurmuş güller duymuyordu bu sözleri.
Onların duydukları sadece etrafta bulunan diğer çiçeklerin sözleriydi.
Şimdi demeyin bir insan üzülür mü bir gül için hiç bu kadar?
İnsan çaba sarf ettiği ve değer verdiği her ne olursa olsun,
Üzülür üzgün görünce.
Verdiği değeri almak bir yana dursun.
O değerin boşa gittiğini görmesi bile üzer seveni.
Peki sonra ne oldu?
Her güzel şeyin sahipsiz kalmayacağı gibi güllerinde yeni sahibi oldu.
Ama onlara dokunmaya bile kıyamayan bir bahçıvan yerine,
Onları koparan ve onlardan daha güzel olduklarına veren bir bahçıvan.
Evet; bir yerde onlardan güzel bir şey olmadığını düşünen,
Yapraklarını tek tek öpen,
Sadece dikeni battığında birazcık canı yanan ve yüzü asılan bir bahçıvan,
Diğer yanda ise, onlardan daha güzel şeyler olduğuna inanan,
Dokunmaya kıyamamak bir yana dursun,
Daha güzel olduğuna inandıklarına onları veren,
Onlarında üzülebileceğini aklına bile getirmeyen bir bahçıvan.
Güllerde bunu anlamışlardı sonunda ama,
Artık komşu bahçenin güllerine bakıp imrenmekten
Ve dünyanın en güzel güllerinin onlar değil de,
Eski sahiplerinin yetiştirdiği güller olduğunu,
Sadece anlamakla kalmaktan başka bir şey gelmiyordu ellerinden.
Güller ile aşkın tasnifidir bu,
Değer vermeli İnsan ki, değeri bilinmeli.
Kaybedince zamanı gelince,
Kaybettiklerine üzülmemeli.
Kayıt Tarihi : 2.11.2008 13:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!